“Beka” sorunu ve 30 Haziran MGK’sı...

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, iki haftadan beri ülkede sert fırtınalar estiren irtica belgesi konusunda dün çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Başbuğ’un dünkü basın toplantısı sıradan bir toplantı değildi. Genelkurmay Karargahı’nın İnönü Salonu’ndaki toplantıda kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay ikinci Başkanı da hazır bulundu. Ayrıca karargahta görevli bütün generaller de toplantıdaydı. Belki de bu tablo ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birlik ve bütünlüğüne bir gönderme yapılarak bazılarının iddia ettiği gibi “Bizim içimizde ne darbeciler barınabilir, ne de cunta faaliyeti olur” mesajı verilmek istendi.

Daha önce meydana gelen bazı olaylar ve son iki haftadan beri de “irtica belgesi” üzerine yaşananları, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik savaş yürütme faaliyeti” olarak değerlendiren Genelkurmay Başkanı, bunun da “örgütlü” biçimde yapıldığının altını çizdi.

Peki, kim veya kimlerden oluşuyor bu örgüt?

Bu konuda elde kesin delil ve yargı kararı olmadan bir şey söyleyemeyeceğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, askeri okullarda öğretmenlerinden, komutanlarından öğrendiği şu veciz ifadeyi tekrarlayarak çok önemli bir ipucu verdi:

“Akıllı insan herşeyin farkına varır, akılsız insan ise her konuda fikrini söyler...”

Yani, “olup biten herşeyin farkındayız, bu komploları, bu düzmece kağıt parçaları ile medya üzerinden TSK’yı yıpratma faaliyetini kimlerin yürüttüğünün farkındayız ama şimdilik fikir söylemiyoruz, ilgili ve yetkili makamları göreve çağırıyoruz” demeye getiriyor Orgeneral Başbuğ.

Kamuoyu önünde fikir söylemiyor, bulgularını, tesbitlerini gazetecilerle paylaşmıyor Orgeneral Başbuğ ama bunları yasal zeminde ilgili makamlarla paylaşmak için gerekli hazırlığın yapıldığını söylüyor.

Yasal zemin 30 Haziran günü yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı.

İşte o toplantı son derece kritik. Olup bitenleri, uzunca bir süredir devam eden TSK’ya yönelik psikolojik harekatı ve bunun kimler tarafından hangi araçlarla yürütüldüğüne ilişkin tesbitlerini masaya koyacak Kurul’un asker üyeleri. Hükümetten tedbir alınmasını isteyecek.

“BEKA SORUNU OLARAK GÖRÜYORUZ”

Genelkurmay Başkanı’nın TSK’ya karşı yürütüldüğüne inandığı psikolojik savaşla ilgili şu değerlendirmesi de son derece önemli:

“TSK hiçbir gerçeğe dayanmayan, hukuk dışı davranışlarla yıpratılması faaliyetlerinin devam ettirilmesine kat-la-na-maz. TSK, bütünlüğünün her türlü dış etkilere maruz bırakılmasına seyirci ka-la-maz. Unutulmamalıdır ki TSK’nin bütünlüğünün korunmasını ve haksız yere yıpratılmasını aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak görüyoruz. Lütfen bu noktanın iyi anlaşılmasını istiyorum...”

Evet, bu sözü nasıl anlamak gerekiyor?

Aslında ifade son derece açık. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine yönelik bu örgütlü yıpratma faaliyetlerine kayıtsız kalmayacağını net biçimde söylüyor. Ayrıca şunu da söylüyor: “Bu yapılanlar sadece TSK olarak bizi yıpratmıyor, sadece bizim sorunumuz değil, giderek ülkenin beka (kalıcılık-devamlılık) sorunu haline geliyor ki buna izin verilemez...”

Peki ne yapar buna karşı TSK?

Düz mantıkla, ülkenin bir beka sorunu ile karşı karşıya geliyor olması demek TSK’yı yasal görevini, yani İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesinde yazılı olan “Cumhuriyeti koruma ve kollama” görevini, daha açık ifadeyle müdahaleye zorluyor çağrışımları akla gelebilir. Ama hayır. Orgeneral Başbuğ’un dünkü ve daha önceki konuşmalarından çıkardığım yorum öyle değil. Orgeneral Başbuğ komutasındaki Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye ve hukuka bağlı kalmaya sonuna kadar kararlı. Varolan sorunların, “beka” noktasına gelen sorunların da hukuk zemininde demokratik kurallar çerçevesinde çözülmesi kararlılığı hakim. Bunu yolu da yine Orgeneral Başbuğ’un dün söylediği gibi Milli Gevinlik Kurulu zemini.

O nedenle MGK’nın 30 Haziran toplantısı son derece önemli ve kritik. Bu toplantıda Genelkurmay’ın bugüne kadar kamuoyu ile paylaşmadığı bilgi, belge ve değerlendirmeleri masaya yatırılabilir. TSK’ya yönelik yıpratma faaliyetlerinde hangi iç ve dış odakların, hangi cemaat ve grupların aktif rol üstlendikleri bir takım belge ve bilgilerle birlikte masaya getirilebilir. Sadece bu da değil, Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen faaliyetlerde polisin ve savcıların tutumları, TSK’yı suç örgütü veya suç örgütleri ile işbirliği içindeymiş gibi bir görüntü içine sokma gayretleri de gündemin önemli bir bölümünü işgal edebilir.

Özetle TSK “beka” sorununa karşı İç Hizmet Yasası çerçevesinde değil, en etkili yasal ve demokratik zemin olan MGK’yı işleterek sonuç almaya çalışacak. O bakımdan 30 Haziran toplantısı son derece önemli ve kritik...

DİĞER YENİ YAZILAR