Baykal: Türkiye bu gerilimi seçime kadar taşıyamaz...

Haberin Devamı

Olup bitenden aklı başında kimsenin mutluluk duyduğu söylenemez. Herkes, “ne oluyoruz, nereye gidiyoruz” diye soruyor. Son zamanlarda dillerden düşmeyen sözcük şu: “Vahim...”

Evet vahim.

Genelkurmay’dan sızdığı iddia edilen imzasının ıslak mı, yoksa kuru mu olduğu tartışılan belgeler vahim...

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde hükümete komplo kuran cunta olduğu iddiaları vahim...

Yargıtay’ın, hakimlerin, başsavcıların telefonlarının dinlenmesinin yasal mı hukuki mi olduğu tartışmaları vahim...

Bugün Türkiye’yi yönetmekte olan iktidar partisi hakkında Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu “laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiştir” hükmü vahim...

İktidar muhalefet ilişkilerinin hangi düzlemde yürütüldüğü bir yana devletin temel anayasal kurumları arasındaki güvensizlik krizinin çatışma ortamına dönüşmüş olması çok daha vahim...

Siyasi tablonun özeti bu. Bu tablonun ağırlığı, ekonomik krizin yakıcı etkilerini, işsizliği bile gölgelemiş durumda.

Gündem siyasi kriz.

Dinleme skandalı, bu konudaki şikayetler sorulduğunda Başbakan Tayyip Erdoğan, kendisinin de hukuksuz olarak altı yıl dinlendiğinden yakınıyor.

Anamuhalefet partisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile konuşuyoruz. O da tablonun vahim olduğunu söylüyor ve “Devletin temel kurumlarına karşı bir savaş yürütülüyor” diyor.

Devam ediyor Baykal:

“Çok vahim bir durum var ortada. Bu böyle gitmez, bu durum sürdürülemez, bir yerde devrilir. Bu böyle gitmez. Böyle ne demokrasi olur, ne istikrar...”

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir normal demokraside olamayacak şeylerin bugün Türkiye’de yaşandığına dikkat çekiyor Deniz Baykal ve ekliyor:

“Bugün Türkiye’de, ancak keyfi, otoriter rejimlerde görülebilecek uygulamalara tanık oluyoruz. Hakimler dinleniyor, izlettiriliyor. Hukuk, en temel insan hakları ayaklar altına alınıyor. Devletin en temel kurumlarına karşı, yargıya, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı örtülü değil açık kampanyalar yürütülüyor. Bu kurumlar dinleniyor, yıpratılıyor. Buna karşı hukuk, yargı işlemiyor. Böyle şey olmaz...”

Baykal, bir süredir tekrarladığı gibi, yaşanan krizin temelinde Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili “irticai faaliyetlerin odağı haline gelmiştir” kesin hükmünün yeniden altını çiziyor:

“İktidar bu hüküm karşısında kendini düzelteceği yerde, devletin temel kurumlarını esir almaya çalışıyor. Hakimleri korkutarak, siyasetçilere şantaj yaparak, medyayı susturarak, baskı altına alarak kendine yol açmaya çalışıyor. Sıkıntı burada...”

Bu kriz durumu sürdürülemez olduğuna göre çare ne?

“Seçim” diyor Baykal:

“Bu sıkıntılı kriz durumunu çözecek, Türkiye’yi sükunete kavuşturacak olan seçimdir. Ama seçime de daha bir buçuk yıl var. Bu gerilim bir buçuk yıl daha nasıl taşınır?

Taşınamaz...”

Bu noktada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün Yargıtay Başkanı ve Adalet Bakanı ile yaptığı görüşmeleri hatırlatıp, “Parti liderlerini de bir araya getirse sonuç alınabilir mi?” diye sorduğumuzda ise şu yanıtı veriyor Baykal:

“İşte şimdi Türkiye’nin ihtiyacı hiçbir zaman olmadığı kadar tarafsız bir cumhurbaşkanı, ama o yok. Bugün herkes krizin parçası durumunda...”

Sorunun yanıtı boş kalıyor...

DİĞER YENİ YAZILAR