Baykal’ın erken seçim umudu

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sine-i millet konusunda değil ama erken seçim kararı alınmasında ısrarlı

Haberin Devamı

“Erken seçim olmazsa Türkiye 2007’yi kaybeder, kavrulur”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sine-i millet konusunda değil ama erken seçim kararı alınmasında ısrarlı. Türkiye’yi ancak erken seçimin rahatlatacağını düşünüyor. Aksi halde 2007’nin çok zor geçeceğini, çalkantılı, gerilimli ve ekonomi açısından da kayıp bir yıl olacağını söylüyor. Dün telefonla konuştuğumuz Deniz Baykal, sorularımızı özetle şöyle yanıtladı:

* Bu sine-i millet talebi nereden kaynaklanıyor, bunun altında ne var?

Bunun altında cumhurbaşkanlığı seçiminin muhtemel sonucundan kaynaklanan bir tepki ve tedirginlik var. Bu haksız bir tepki, haksız bir tedirginlik değil. Bunu kavramak ve bir çare bulmak lazım. Ben hiç kuşku duymuyorum bu sorun karşısında en geçerli çare, iki seçimin birbiriyle yaklaştırılmasıdır.

* Toplumun böyle bir talebi var mı?

Topluma bunu anlatmak lazım... Mayıs ayına kadar Türkiye ekonomik, diplomatik bir sürü sorunu askıya alacak ve bir kaygı, telaş içinde cumhurbaşkanlığı seçimini bekleyecek. Bu iyi bir şey mi? Bunu iş adamına sor, iktisatçıya sor, herkesin söyleyeceği “kötü bir şey.” E ondan sonra ne olacak, cumhurbaşkanlığı seçimi maalesef “falan” gelip seçilecek, ondan sonra Türkiye daha da derin bir tedirginlik ve kaygı içine sürüklenecek. Kasım’a kadar bir kampanya bir telaş, bir kasırga Türkiye’yi kavuracak. Bu akıllıca bir şey mi? Ekonomi bakımdan, siyasi bakımdan uygun mu? Değil. 2007 kayıp yıl olacak, arka arkaya gelecek iki kritik seçim ve özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminin yaratacağı tedirginlikler, gerilimler nedeniyle Türkiye 2007’yi her açıdan kaybedecek. Onun için doğabilecek zararları önlemek için seçimi öne alalım, bu sıkıntı Mayıs 2007’de bitsin, Türkiye rahatlasın diyorum...

* Odalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, önceki gün erken seçime karşı olduklarını söyledi. Özel sektör temsilcilerinin sizin dile getirdiğiniz kaygılara pek itibar etmedikleri anlaşılıyor?

Niye etmiyor? Bunu önemsemiyor anı yaşıyorlar da ondan. Ben geleceği önlerine koyuyorum. Bu geleceği düşünün, bu gelecek açısından bakın diyorum.

* Acaba gerçekten düşünmüyorlar mı yoksa Başbakan’ın vereceği tepkiden mi çekiniyorlar?

Konuştuğumuzda, “Çok doğru söylüyorsun, gerçekten genel seçim Nisan’a alınsa Türkiye sükunete erer. Cumhurbaşkanlığı da bir kriz konusu olmaz” diyorlar. Buraya kadar çok iyi ama hemen ardından, “haklısın da kardeşim, bunun kararını alacak bir kişi var (Erdoğan) ve o adam almıyor” diyorlar. Ben de diyorum ki, demokraside bir insanın kendi özel penceresinden bakarak, topluma dayattığı yanlışlığı değiştirmek, kırmak toplumun hem hakkıdır, hem de görevidir. Bizim önümüzdeki görev budur. Bunu anlatmaktır.

Yeter ki toplum bunu önemsediğini ortaya koysun. Bu konuyu takip etsin, sahip çıksın. Başbakan istemiyor, biliyorum. Ee sen iste. Sen istersen, o istemek zorunda kalır, demokrasi böyledir. Bunu söylemenin riski var falan diyor şimdilik, belki de buna cesaret edemiyor insanlar. Ben de onu kırmak istiyorum. Cesaret vermek istiyorum. Ben konuştum, MHP Genel Başkanı konuştu, Cumhurbaşkanı konuştu, şimdi yavaş yavaş bu siyaset dünyasının dışına taşar da bir iki ciddi kuruluş, “doğrudur hakikaten bunu düşünmemiz lazım” derse, çok şey değişir. Bu kadar güç mü bunu demek?

* TÜSİAD, işçi sendikaları ve diğer sivil toplum kuruluşları mı söyleyecek?

İş dünyası, sivil toplum, sendikal kuruluşlar ve medya “bu böyledir” deyiverse, can dayanmaz. Bu o kadar haklı bir dava ki...

Baykal özetle bunları böylüyor, TÜSİAD’ın, TOBB’un, işçi sendikalarının AKP üzerinde erken seçim baskısı oluşturmasını istiyor. Ancak o zaman Erdoğan’ın direncinin kırılabileceğini öngörüyor. Ama bugün en azından TOBB ve TÜSİAD’ın erken seçimi istemedikleri de ortada...

DİĞER YENİ YAZILAR