Baykal’dan Erdoğan’a ağır suçlama...

Hrant Dink cinayeti ve bunun ardından yaşanan skandallar dizisi Emniyet örgütünde pandoranın kapağını patlatmış durumda

Haberin Devamı

Hrant Dink cinayeti ve bunun ardından yaşanan skandallar dizisi Emniyet örgütünde pandoranın kapağını patlatmış durumda. Bir süreden beri üstü örtülü biçimde dile getirilen bazı iddialar, Emniyet’teki çeteleşme, cemaatleşme iddiaları artık daha yüksek sesle konuşulmaya, tartışılmaya başlıyor.

Bu konuda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun talimatıyla başlatılan idari soruşturma devam ediyor. Fakat daha önemlisi şimdi CHP’nin bu hafta içinde gündeme getireceği Meclis Soruşturması önergesi. CHP Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkında siyasi ve cezai sonuç doğuracak bir soruşturma istiyor.

CHP’nin bu istemi hiç kuşku yok ki iktidar çoğunluğunun oyları ile reddedilecek. Bunu CHP de tahmin ediyor ama bu sorumluluğu kayda geçirmeye kararlı Deniz Baykal.

Dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile konuştuk. Söyledikleri son derece çarpıcı. Yaşananlardan hükümeti, Başbakan Erdoğan’ı birinci derecede sorumlu tutuyor, Emniyet örgütünde bu gün yaşanan sıkıntının bu hükümet dönemindeki siyasi kadrolaşmanın bir sonucu olduğunu söylüyor.

“Meclis her şeyi aydınlatabilir” diyor Baykal ve ekliyor:

“Yaşanan bu son olaylar kesinlikle bir siyasi ve cezai sorumluluk gerektirmektedir. Ve bunun hesabını vermek durumundadırlar. Biz bu hafta Meclis Soruşturması önergemizi vereceğiz. Bundan tabii ki hemen sonuç almak mümkün olmayabilir. Çalışmalar seçimden sonra oluşacak yeni Meclis’e kalır...”

* AKP çoğunluğu önergenizi reddederse?
Reddetmemelerini ummak istiyorum. Ama reddederlerse de kurtulamazlar. O zaman seçimden sonra oluşacak yeni Meclis ilk işlerden biri olarak bu olayı ele alır ve soruşturur. Bu konuda çok vahim bir siyasi sorumluluk, cezai sorumluluk vardır. Bundan kurtulamazlar. Bunun hesabını er geç vermek durumdadırlar...

Şimdi Başbakan’ın konuşmalarına, hükümetin tavrına bakıyorum hiçbir şey olmamış gibi bunu geçiştirme çabasındalar. Başbakan abuk sabuk laflarla olayın özünü savuşturmaya, kendi sorumluluğunu örtmeye çalışıyor. Ama bunca vahim gelişme hiçbir şey olmamış gibi geçiştirilebilir mi? Hayır...

* Başbakan’ın, “olayların arkasında derin devlet çeteleri olduğu” değerlendirmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Başbakan, sürekli bir “derin devlet çetesi” diyor. Asker bağlantısı arıyor, onu ima ediyor topluma. En son gemi kaçırma olayında söyledikleri çok çarpıcıdır. O olayda ordudan atılmış bir eski asker, eski başçavuş var ya... Başbakan hiç ordudan atılmış olduğundan falan bahsetmiyor “Bir başçavuş” diyor. Bireysel bir hareketi askeri bir hareket diye takdim etmeye çalışıyor, “bağlantılarını araştırıyoruz” diyor...

Yani bütün bunları askere yıkma, askeri şüphe altında bırakma gayretleri var...

Evet devlet içinde özellikle de Emniyet’te bir çeteleşme olduğu artık çok açık. Ama Başbakan’ın iddia ettiği gibi bir çeteleşme değil bu. Güvenlik örgütü kendi içinde cemaatleşmiş, çeteleşmiş; iş kurumlararası çatışma noktasına gelmiş. Bu da bu hükümet döneminde yapılan atamaların, kadrolaşmanın bir sonucudur.

Nerde açığa çıkıyor bu? İlk olarak Şemdinli iddianamesinde. O olayda bu cemaatleşmenin izini görüyorsunuz. Ardından, Atabeyler operasyonunda yaşananlar, ve son olarak da bu Samsun’daki fotoğraf skandalı ve bunun medyaya servis biçimi...

Evet, CHP Genel Başkanı Baykal, Tayyip Erdoğan’ı çok ağır bir dille suçluyor. Bu hükümet döneminde yapılan atamalar ve kadrolaşma sonucu Emniyet örgütünde cemaat anlayışına dayalı bir çeteleşme oluştuğunu söylüyor. Başbakan’ın “derin devlet çeteleri” ile ilgili sözlerini de “askeri yıpratma gayreti” olarak görüyor Baykal.

DİĞER YENİ YAZILAR