“Başkanlık sistemi” anayasaya nasıl yazılacak?

Haberin Devamı

Başkanlık sistemi tartışması, öyle gündem değiştirmeye dönük konu bulma sıkıntısından ortaya atılmış, sıradan, gelip geçici, gündem değiştirmeye dönük bir tartışma değil. Bu tartışmanın yeni anayasa hazırlıklarının bu aşamasında güncelleştirilmesi önümüzdeki süreç bakımından kritik önem taşıyor. Çünkü tartışmanın özü, rejimin, ülkenin siyasal ve yönetsel sisteminin temel karakteri ile ilgili.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın işareti ile yeniden alevlendirildiği anlaşılan başkanlık sistemi tartışması, hükümetin ve iktidar partisinin önde gelen isimlerince koordineli biçimde sürdürülerek kamuoyuna maledilmeye çalışılıyor.

Hemen her gün iktidar partisinden bir yetkili veya bir bakan konuya ilişkin görüş ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Başbakan Erdoğan da “bu konu enine boyuna tartışılsın, millet tercihini yapsın” istiyor.

Evet, tercihi nihai olarak seçmen yapacak. Anayasa değişikliği önüne geldiğinde rejimin temel karakterini seçmen belirleyecek.

Mesele işin o aşamaya kadar nasıl olgunlaştırılıp seçmenin tercihine sunulacağında...

Bu bakımdan önümüzdeki bir hafta on günlük süreç önemli. Meclis’te yeni anasaya hazırlama komisyonunun yazım çalışmaları değil önemli olan. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar.

Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak kritik bir karar açıklayacak bu günlerde.

İki ihtimal var. Birincisi, CHP’nin başvurusunu, itirazını yerinde görebilir Anayasa Mahkemesi ve “Anayasa’daki hüküm gereğince mevcut cumhurbaşkanının görev süresi de 5 yıldır” diyebilir.

Bu durumda, sistem tartışmaları biter. Siyaset apar topar gidilecek halk tarafından cumhurbaşkanı seçilmesi hazırlıklarına odaklanır.

İkinci ihtimal, Anayasa Mahkemesi’nin mevcut cumhurbaşkanının 7 yıl süreyle görev yapmasına ilişkin yasa hükmünü anayasanın özüne uygun bulması.

Bu şüphesiz Erdoğan ve AKP’nin planlarına paralel bir sonuç olacak. Dolayısıyla da başkanlık sistemine ilişkin tartışmalar daha da yaygınlık kazanacak.

Peki bu durum yeni anayasa yazımı hazırlıklarını nasıl etkileyecek?

İşte kritik nokta burası...

Partiler arası uzlaşma komisyonu şu anda yeni anayasanın yazımı sürecine geçmiş bulunuyor.

Yeni anayasa hangi temele oturtulacak? Sistemin, rejimin ana karakteri nasıl kurgulanacak? Bu konuda dört siyasi parti hangi ortak noktada uzlaşma sağlayacak? Daha doğrusu sağlayabilecek mi?

İmkansız gibi...

Şu anda yeni anayasa taslağının temel hak ve özgürlüklerle ilgili bölümü kaleme alınıyor. Bu konuda bütün partiler temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesinden yana görüş ifade ettikleri için uzlaşma ihtimali yüksek.

Ancak diğer bölümler, yasama, yürütme, yargı ve yerel yönetimlerle ilgili hükümler üzerinde uzlaşma sağlanabilmesi pek mümkün gözükmüyor.

Bu konularda uzlaşma sağlanabilmesi için öncelikle sistem tartışmasının sonuçlanması gerekiyor.

Türkiye’nin yeni sistemi yine parlamenter sistem mi olacak yoksa başkanlık veya yarı başkanlık sistemi mi? Bu sorunun yanıtı netleşmeden, bir mutabakat oluşturulmadan anayasa yazımı nasıl ilerleyecek?

Örneğin cumhurbaşkanının görev ve yetkileri neye göre belirlenecek?

Çok zor...

Acaba iktidar kanadı şunu mu planlıyor?:

“Uzlaşma komisyonu bir metin hazırlasın. Millet tanımı, dil, eğitim ve laiklik gibi netameli konularda bir ortak zemin oluşsun, sonrası kolay. Gerekirse Meclis Anayasa Komisyonu ve Genel Kurulu görüşmeleri sırasında verilecek önergelerle başkanlık sistemine uygun bir dönüştürme operasyonu yapılabilir...”

Acaba kafalarla böyle bir düşünce, bir B planı var mı?

Bilemiyoruz. Ancak konu, Meclis Genel Kurulu gündemine girdikten yüzde yüz uzlaşmaya da ihtiyaç yok. 330’un üzerinde oyla kabul edilecek metin halk oyuna sunulabilir...

DİĞER YENİ YAZILAR