Başbakan Tayyip Erdoğan’ın mevcut parlamenter sistemin ve bu sistem içinde cumhurbaşkanlığı makamının yerinin enine boyuna tartışılmasını istediği anlaşılıyor.
Muhtemelen bu tartışmaların Haziran seçimlerine kadar başkanlık sistemi konusunda ülkede güçlü bir kamuoyu oluşabileceğini öngörüyor.
Kendi kafasındaki modeli henüz net biçimde açıklamış değil ama başkanlık sistemine sıcak baktığı ortada. Fakat açık açık, “ben bu sistemden memnun değilim, başkanlık sistemi daha iyi olur” da demiyor Erdoğan. Sadece toplumun bu meseleyi tartışmasının faydalı olacağını söylüyor.
Peki kendisi ne düşünüyor?
Ne düşündüğünü, Türkiye için en uygun modelin hangisi olduğu konusundaki görüşünü muhtemelen 12 Haziran seçimlerinden sonra açıklayacak.
Çünkü 12 Haziran seçimlerinde partisinin alacağı oy oranı Başbakan’ın tercihinin şekillenmesi etkileyecek.
Çünkü sistem değişikliği, ancak kapsamlı bir anayasa değişikliği ile mümkün.
AKP acaba bu seçimlerde umduğu sonucu alabilecek mi? Bugün yapılan bazı anketlere bakılırsa alabilecek gibi. Fakat dört ay içinde acaba dengeler nasıl şekillenecek?
Kılıçdaroğlu liderliğindeki “yeni” CHP seçimde nasıl bir performans gösterecek?
Erdoğan ve AKP’nin, başta MHP olmak üzere kendi dışındaki sağ partileri baraj altında bırakmak yönündeki siyasal stratejisi acaba hedefe ulaşabilecek mi?
Bu soruların yanıtları en azından şimdilik belirsiz.
Öyle olunca AKP’nin yüzde 40’ı aşan bir oy oranıyla bile parlamento çoğunluğunun ne kadarına sahip olacağını hesaplayabilmek güç.
Ancak artık öyle anlaşılıyor ki, seçim sonrasının en önemli gündem maddesi sistem tartışması olacak.
AKP eğer 2007’deki gibi kuvvetli bir Meclis çoğunluğu elde edebilirse Erdoğan 3. dönemde sistemde köklü değişiklikler yapacak.
Partisinin tüzüğüne atıf yaparak “Son defa milletvekili olacağım” diye çok önceden kendini bağlayan Erdoğan, 2012’de ne yapacak?
Milletvekili olarak son dönemi ise de emekliye ayrılacak değil elbette. Kuşku yok ki cumhurbaşkanı olmak isteyecek.
Ancak mevcut statüsü ve yetkileri ile o makama talip olacağı da son derece düşük ihtimal.
Zaten yürümekte olan başkanlık ve iki partili model tartışmalarının gerisindeki neden de o.
Erdoğan, Haziran seçimlerinde umduğu sonucu alır, anayasa değişikliğini yapabileceğine de kanaat getirirse muhtemelen başkanlık sistemi için düğmeye basacak.
Eğer bunun için siyasal koşulların tam oluşmadığını görürse o zaman da “Mevcut sistem devam etsin, ben de başbakan olarak hizmetimi sürdürürüm” demesi zayıf ihtimal Başbakan Erdoğan’ın.
O zaman ikinci ihtimal devreye girecek.
Zaten Erdoğan, tartışmayı sadece başkanlık sistemi üzerinden götürmüyor. Cumhurbaşkanlığı’nın bugünkü yetkilerinin de mevcut sistem çerçevesinde tartışılmasını istiyor.
Belki de en haklı olduğu nokta burası. Devletin zirvesinde yetki paylaşımının yeniden düzenlenmesi...
Eğer parlamenter sistem değişmeyecek ise o zaman cumhurbaşkanının yetkileri yeniden düzenlenmeli. Bugün cumhurbaşkanının kullandığı atama yetkilerinin büyük bölümü hükümete devredilmeli. Hatta cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesine ilişkin anayasa hükmü bile gözden geçirilmeli.
Yani eğer başkanlık olmazsa o zaman “güçlü başbakanlık” modeli...
Her şey 12 Haziran gecesi sandıktan çıkacak sonuca bağlı.
Başkanlık mı, güçlü başbakanlık mı?
Haberin Devamı