Ya Van Bağımsız Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk yanılıyor ya da PKK ile yapılan gizli görüşmeler için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yanısıra görevlendirdiği ikinci bir üst düzey temsilci var.
PKK terör örgütü yöneticileri ile Oslo’da yapılan pazarlık görüşmelerinin ses kaydının kamuoyuna yansıması ile birlikte ortaya dökülen bazı bilgiler, gizli görüşmelerin sırlarını sır olmaktan çıkarmaya başlamıştı.
En önemli unsur kuşkusuz şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı iken siyasi otoritenin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın özel temsilcisi sıfatıyla pazarlık görüşmelerine katıldığının ortaya çıkmasıydı.
Ancak, Van Milletvekili Aysel Tuğluk’un Taraf gazetesinin önceki günkü sayısında yayınlanan mektubunda çok önemli bir başka unsur yer alıyor.
Aysel Tuğluk, MİT - PKK gizli görüşmelerinin 2006 yılında başladığını ve 2011 yılı ortalarına kadar inişli çıkışlı devam ettiğini söylüyor.
Aysel Tuğluk mektubunun bir yerinde aynen şunları söylüyor:
“... Burada önemli dönemeç, 2010 Temmuz itibariyle birlikte görüşme heyetine, siyasi iradenin temsilcisinin de katılımıdır. Eğer nitelikli görüşmeden bahsedilecekse bunun miladı sözkonusu tarihtir (Temmuz 2010)...”
Tuğluk’un sözünü ettiği “siyasi iradenin temsilcisi” kim?
Bu mektup yayınlanıncaya kadar bilinen Hakan Fidan idi.
Çünkü Oslo görüşmelerinin kayıtlarında Başbakan’ı temsilen masada olduğunu kendisi söylüyor Fidan.
Ancak o görüşme kayıtlarındaki konuşmalar, bunun tarihinin 2010 yılı Mart ayı olduğunu düşündürüyor. Çünkü o konuşmalarda Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğu vurgulanıyor, ayrıca dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında muhalefetin verdiği gensorudan sözediliyor. Gensorunun veriliş tarihi 17 Şubat 2010. Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevi ise 17 Nisan 2010’da sona eriyor. Yani bu görüşme en geç 17 Nisan 2010’da yapılmış.
Tuğluk ise “Temmuz 2010” diyor.
O zaman üç ihtimal var:
1. Bir süre Hakan Fidan’ın da katıldığı görüşmelerde terörün bitirilebileceği yönünde kuvvetli bir ihtimal doğduğunu anlayınca Başbakan Erdoğan daha üst düzeyde bir temsilci görevlendirme kararına vardı. Yakın bir üst düzey danışmanını veya parti yöneticisini görüşme ekibine dahil etti.
2. Aysel Tuğluk tarih konusunda yanılıyor.
3. Tuğluk sadece İmralı’da Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeleri dikkate alıyor ve Hakan Fidan da 27 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarlığı’na atandıktan sonra Temmuz 2010’da İmralı’ya gidip Öcalan’a tıpkı Oslo’da diğer PKK yöneticilerine söylediği gibi siyasi otoritenin temsilcisi olarak görüşmeye geldiğini söylüyor.
Acaba hangi şık doğru?
Bu görüşme ve görüşmeyle hükümet bağlantısı, görüşmecilerin devlet adına mı siyasi iktidar adına mı bu pazarlıkları yaptıkları daha çok konuşulacak.
Belki fazlası da konuşulup tartışılacak.
Çünkü yine Aysel Tuğluk’un mektubunda yer alan protokoller meselesi var; bu pazarlık görüşmelerinin ardından üç önemli protokol hazırlanıp hükümete sunulduğunu kaydediyor.
Acaba o protokollerde neler var?
Örneğin PKK’nın silah bırakması hangi koşullara bağlanıyor? Af meselesi nasıl ele alınıyor? Öcalan’ın durumunda ne gibi değişiklikler öngörülüyor? Özerklik ve anadilde eğitim konularında nasıl bir çerçeve çiziliyor?
Bunlar son derece önemli ve kritik konular.
Aysel Tuğluk şimdi bu protokollerin kamuoyuna açıklanması çağrısı yapıyor.
Önümüzdeki günlerde sözkonusu protokollerin bir internet sitesinde yayınlanması sürpriz olmaz...
Bir yandan bu tartışmalar, diğer yandan terör ve sınır ötesi operasyon tartışmaları hiç kuşku yok ki ülkenin bir numaralı gündemi olmaya devam edecek. Bu kesin. Ama bu arada gizli görüşmecilerin “barış ve çözüm” için yeniden masaya oturması da sürpriz olmamalı.
Başbakan’ın PKK’ya gönderdiği ikinci temsilci kim?
Haberin Devamı