Türkiye’de bugün darbe tehdidi var mı yok mu? Darbeyi yapacağından kuşku duyulan kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “yok” diyor.
Muhalefet inanıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, demokrasiye yönelik bir darbe riski olmadığını söylüyor.
İktidar kanadı net bir şey söylemiyor, geçmiş yıllardaki darbe planlarını hatırlatıyor.
Türkiye’nin bugün tartışmakta olduğu darbe planı (Balyoz) vahim ötesi iddiaları içeriyor.
Camilerin bombalanması, yüzlerce insanın öldürülmesi...
Yüz binlerce insanın tutuklanıp stadyumlarda toplanması...
Tüyler ürpertici iddialar.
Muhalefet bunlara inanmıyor, ihtimal vermiyor.
İktidarın tutumu ise şu: Konu yargıya intikal etti, yargı gerekeni yapacak.
Elbette yargı gerekeni yapacak.
Ama o kadar mı?
Özellikle de bu son olayda. Çünkü Balyoz Planı iddiasının daha önce ortaya atılan Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve benzeri plan iddialarından farklı bir yanı var.
O planlar emekliye ayrılmış komutanların planlarıydı ve uygulanamamıştı da.
Balyoz da uygulanmamış. Fakat, Balyoz planında adı ve sicil numarası geçen subayların çoğu hâlâ Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde ve kimi general rütbesinde kritik görevlerde.
Eğer iddialar doğru ise “Yargı aydınlatacak” deyip geçiştirilebilir mi?
Görevdeki subaylarla ilgili idari işlem yapılması gerekmez mi? Bu işlem için aylar, hatta yıllar sürecek olan yargı sürecinin beklenmesi mi gerekecek?
Eğer devlet veya hükümette bu iddiaların doğru olduğu kanaati hakim ise hiç zaman geçirmeden idari soruşturmanın, idari tedbirlerin uygulanması gerekmez mi?
İddialar doğruysa elbette gerekir.
Ama ya değilse?
O zaman da TSK’nın bu tür iddialarla yıpratılmasına, itibarsızlaştırılmasına başta hükümetin izin vermemesi gerekir.
Ancak şu anda yapılan bu değil. Şu anda bu iddialar üzerinden iktidar da muhalefet de siyasi rant devşirme hesabı yapıyor.
Genelkurmay, “TSK hukuka, demokrasiye saygılıdır. Yönetimlerin, iktidarların seçimle gelip seçimle gitmesinden yanayız” diye çırpınıyor.
Siyasiler, özellikle de iktidar kanadı pek oralı değil. “Bakalım daha neler çıkacak” diyerek yeni darbe planı beklentilerini körüklüyor.
Hesaplaşma, medya üzerinden, kamuoyu nezdinde TSK’yı itibarsızlaştırma hedefine uygun biçimde yürüyor.
Darbenin değil, darbe planı iddialarının hesaplaşması.
Zaten Türkiye’nin zengin bir darbeler geçmişi olmasına karşın darbe ve darbeci ile hesaplaşma kültürü yok.
Geçmişte plan değil, ortalama on senede bir darbe gerçeği ile karşılaşmıştı Türkiye. Ve hiçbir zaman darbeyle, darbeciyle hesaplaşmaya gitmeyi düşünmemiş, düşünememişti.
Darbeden sonra iktidara gelen siyasetçiler darbeci ile iyi ilişkiler içinde, uyum içinde olabilmeyi içine sindirmişti.
Örneğin 12 Eylül darbesinin lideri hâlâ Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırlanıyor, itibar görüyor.
“Balyoz”u yargıya havale etmek...
Haberin Devamı