Balyoz operasyonu...

Haberin Devamı

“Balyoz Darbe Planı” iddiaları akıllara 12 Mart döneminin ünlü Balyoz operasyonlarını getirmişti. Bu plan gerçekse bile kağıt üzerinde kaldı ama dün Ergenekon savcılarının gerçekleştirdiği operasyon adeta 12 Mart’taki Balyoz operasyonları gibiydi. Tek farkla ki o dönemde askerler yapmıştı operasyonu, şimdi askerlere karşı yapıldı.

Dün yaşananlar tam anlamıyla “balyoz” depremiydi. 17 emekli general ve amiral ile 4 muvazzaf amiralin de aralarında bulunduğu 50 civarında emekli ve muvazzaf TSK personeli dün gözaltına alındı.

Demokrasi tarihimizin en kapsamlı, en etkili darbe soruşturması gerçekleşti dün. Ergenekon operasyonları bile gölgede kaldı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Balyoz planlarında olduğu iddia edilen cami bombalamak, Türk jetlerini düşürmek gibi iddiaları “vicdansızlık” diye niteleyerek reddetmiş ve lanetlemişti.

Gerçi, askeri savcıların soruşturma başlattıklarını, soruşturma sonucunda kamuoyunun bilgilendirileceğini de söylemişti.

Fakat Başbuğ’un soruşturması tamamlanmadan Ergenekon Savcıları ellerindeki belgelerin inandırıcılığına, sağlamlığına kanaat getirerek dün itibariyle düğmeye bastılar.

Bu iddialar gerçekten insanın kanını donduracak kadar vahim. Ve bir an önce aydınlanması hem ülkenin geleceği ve demokrasi adına elzem hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarı için elzem.

Genelkurmay’ın bugüne kadarki gelişmeler konusunda kamuoyunda yaratmaya çalıştığı izlenim şuydu:

“Geçmişte bazı yanlışlar yapılmış olabilir. Ancak bunlar münferit olaylardır ve TSK’ya maledilemez. TSK yanlış yapanları demokrasiye ve hukuka aykırı hareket edenleri içinde barındırmaz, gereğini yapar. Balyoz planları da dahil TSK ile ilgili iddiaların pek çoğu da asimetrik psikolojik harekat amacıyla üretilen düzmece belgelerdir...”

Hatta yürütülen bu asimetrik psikolojik harekatın artık sabırlarını zorladığını da belirtmiş Orgeneral Başbuğ ve çok tartışılan şu sözleri de söylemişti:

“Bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız. Elimizdeki pek çok bilgiyi açıklamak zorunda kalacağız...”

İşte aslında şimdi tam da onun zamanı. Başbuğ ve TSK elinde ne varsa açıklamalı.

Açıklamalı ki kafa karışıklığı ve tereddütler bir nebze giderilebilsin.

Çünkü bu konuda kafa karışıklığı çok fazla olduğu gibi, toplumun hemen her kesimi de yine ikiye bölünmüş durumda.

Bir bölüm, darbe planlarına, darbeci generallerin camileri bile bombalamayı planlamış olabileceğine peşinen inanıp gerçekleştirilen operasyonları yürekten destekliyor.

Ama bir diğer kesimi de olup bitenleri iktidarın ve iktidara yakın bir cemaatin TSK’yı etkisizleştirme planı olduğunu düşünüyor.

Örneğin dün sabah saatlerinde, Balyoz operasyonunun kapsamının henüz belli olmadığı sıralarda konuştuğumuz CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Ülkedeki gerilim bilinçli bir şekilde tırmandırılıyor” diyor ve devam ediyor:

“Artık suç imal edilen bir ülkeyiz. Bir yandan darbe soruşturmaları, darbe gözaltıları yapılıyor ama diğer yandan da sanki askeri darbe dönemini yaşıyor gibiyiz. Demokraside esas olan öngörülebilirliktir. Ama bugün öngörülebilirlik değil, aksine darbe dönemlerindeki gibi her türlü sürpriz gelişme ve sürpriz suçlamanın beklenebileceği bir ortam sözkonusu . Hukuk askıya alınmış, imzasız ihbar mektupları ile, gizli tanık ifadeleri ile insanlar suçlanıyor, gözaltına alınıyor, aylarca, yıllarca tutukluluk halleri devam ediyor.

Ülkede vahim bir manzara var. Yaygın bir suçlama ve soruşturma dönemi yaşıyoruz...”

İktidar kanadı ise “Her şeyi yargı aydınlatacak” diyor. Bu doğru ama Türkiye o alanda da ciddi bir güven bunalımı yaşıyor...

DİĞER YENİ YAZILAR