Bahçeli’nin türban yasağını kaldırma formülü...

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün YÖK’e yeni başkan atamasıyla birlikte yeniden alevlenen üniversitelerdeki türban yasağını kaldırma tartışmasına farklı bir öneri ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.

MHP ve Bahçeli’nin öteden beri üniversitelerde türban yasağı uygulamasına karşı olduğu biliniyor. Koalisyon ortağı olarak iktidar oldukları 1999 seçimlerinde “Bu sorunu çözeceğiz” diye taahhüdü de vardı MHP’nin seçmene. Ama iktidarları döneminde çözemediler. Konunun görüldüğü kadar basit bir YÖK uygulaması olmadığını gördüler.

O nedenle dünkü basın toplantısında yeni YÖK Başkanı ve üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılıp kaldırılamayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken sözcükleri son derece dikkatli seçti Devlet Bahçeli. Yasaktan yana olmadığının altını çizdi. Eğitim hizmetinin devletin asli görevi olduğunu belirttikten sonra, sırf başörtüsü taktıkları için bazı gençlerin eğitim hakkının ellerinden alınamayacağını da söyledi ve ekledi:

“Yüksek öğretimde öğrenciler için türban yasağı olmaz, olmamalıdır. Türban eğer bir siyasi simge olarak ifade ediliyorsa, bu devletin görevlileri var, siyasi simge olarak, irticai faaliyetin bir simgesi olarak türban takanları ayırt edip gereğini yapabilirler. Bunun dışında MHP türban ve başörtüsünün yasak olmasına rıza göstermez...”

Bahçeli bunu diyor ama bugün yaşanan sorunun çözümünün, yasağın kaldırılmasının da bazı siyasetçilerin sandığı gibi YÖK Başkanı değişikliği ile, rektörlerin serbest bırakmasıyla mümkün olamayacağını da biliyor.

O nedenle de “Rektörler yasaklamaz, YÖK de yasaklamayan rektörler hakkında disiplin kovuşturması açmaz. Böylelikle bu mesele çözülür” demiyor.

1989’daki Anayasa Mahkemesi kararı ile yasağın anayasal hüküm niteliği kazandığını bildiği için, hiç dolambaçlı yollara sapmadan anayasa değişikliği öneriyor. Anayasanın 10. maddesini gösteriyor. Anayasa’nın bu maddesi aslında “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenliyor.

Bahçeli, maddenin yeniden yorumlanıp, yeniden düzenlenerek hem kamusal alan tarifinin netleştirilebileceğini hem de Anayasa Mahkemesi’nin 1989 tarihli kararının yok hükmüne düşürülerek türbanlı öğrencilere üniversite kapısının aralanabileceğini söylüyor.

Bu noktada da AKP’ye, “341 milletvekiliniz var, biz de destek oluruz, getirin 10. madde değişikliğini, bu yasağı hemen kaldıralım” demiyor.

Çünkü konunun hassas olduğunu, bazı kurumlarda ve çevrelerde ciddi rahatsızlıklar yaratabileceğini, toplumu kutuplaştırabileceğini öngörüyor. O nedenle “Çözüm için toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Toplumsal uzlaşma sağlanmadan bu mesele çözülemez” diyor.

Makul, ayakları yere basan, akılcı bir öneri sunuyor Bahçeli. Ama söylediklerinde bir unsur dikkat çekici. Diyor ki Bahçeli; “Türban serbest olsun ama siyasal simge olarak takanları devletin görevlileri ayırt edip gereğini yapsın...”

Nasıl olacak bu?

Bu noktada kimin siyasi, irticai faaliyet simgesi, kimin inanç nedeniyle türban taktığı nasıl ayırt edilecek?

Her üniversitenin kapısına deneyimli bir “niyet okuyucu” devlet görevlisi mi dikilecek? O görevli, türbanlı öğrencilere bakıp veya sorup, “sen inancın için takmışsın geç, sen irticai faaliyetin simgesi olarak takmışsın dur” mu diyecek?

Bu gerçekçi değil...

DİĞER YENİ YAZILAR