Babacan: Komisyonun kararı adil değil

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili olarak önceki gün açıkladığı tavsiye kararını, “Adil değil, kararı alanların da vicdanen rahat olduklarını düşünmüyorum” sözleriyle değerlendirdi

Haberin Devamı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili olarak önceki gün açıkladığı tavsiye kararını, “Adil değil, kararı alanların da vicdanen rahat olduklarını düşünmüyorum” sözleriyle değerlendirdi.

Komisyonun tavsiye kararını, AB turu sırasında Londra’dan Prag’a hareket etmek üzereyken öğrenen Babacan, hükümetin bu karara tepkisinin ne olacağı sorusuna, “Fevri çıkışlarla kendi çıkarlarımıza balta vurmamalıyız” karşılığını verdi. Babacan özetle şunları söyledi:

TÜRKİYE’NİN STRATEJİK AĞIRLIĞI: Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, herhangi bir yeni üye ülkeninki gibi değil, AB’nin geleceğiyle ilgili önemli bir adım. Türkiye üye olduğunda, nüfus ve kilometrekare olarak en büyük ülke olacak, altıncı büyük ekonomi olacak, karar mekanizmalarında yer alacak. Buna sadece “Türkiye kriterleri yerine getirdi, getirmedi” diye bakmamak lazım. Türkiye, şimdi bile ağırlığı olan bir ülke. Üye olduktan sonra AB’ye yön verecek, geleceğinde söz sahibi olacak bir ülke. Yani Türkiye’nin AB’ye girişi, stratejik rolü ve ağırlığı olan bir ortaklık. Karar vermenin zorluğu burada.

REFORMLARA DEVAM: Bakalım daha önümüze neler neler gelecek. Şu anda aklımıza gelmeyen problemler çıkacak yarın. Bunlara hazır olmak lazım. Bu uzun soluklu bir iş. Kısa vadede önümüze çıkan güçlükler karşısında kararlılığımızdan vazgeçmemeliyiz. Reformlarımızı yılmadan devam ettirmeliyiz.

VİCDANLARI RAHAT DEĞİL: AB Komisyonu’nda alınan karar tabii ki iyi değil. Her ne kadar hukuksal gerekçe bulsalar da, vicdanen rahat olduklarını düşünmüyorum. Tavsiye kararını alanlar da, gerçek kararı alacaklar da vicdanen rahat olamaz.

Vicdan muhasebesi yaptıklarında inanıyorum ki, “Bu karar Türkiye için adil bir karar değil” diyeceklerdir. Nihai karara kadar süreci dikkatli takip etmek gerekiyor. Biz kendi işimize bakacağız.

MARATON: Müzakere ve tam üyelik süreci, uzun bir koşu, maraton. Maraton için idmanlı, hazırlıklı, sabırlı olacaksınız. Yemenize içmenize, gıdanıza dikkat edeceksiniz. İlk 2-3 kilometredeki değil, 42. kilometredeki başarıyı düşüneceksiniz. Bu bir süreç. İnişi var, çıkışı var.

DUYGUSAL OLMAMALIYIZ: “Hiçbir zaman kopmamamız lazım” mantığıyla hareket etmek de yanlış ama bu süreç halkımızın refahını artıracaksa, bu sürecin devamı için çalışmamız gerekiyor. Fevri, duygusal yaklaşımlarla, kendi çıkarlarımıza balta vurmamalıyız.

RUMLAR’IN VARLIK SEBEBİ: Kıbrıs ile ilgili problemin devamından çıkar sağlayacak, istifade edecek bir taraf var, Rumlar. Kıbrıs sorunu çözülürse, Rumlar ilk akla gelen ülkelerden birisi olmaz. Bu problem Rumlar’ın varlık ve ortada durma sebebi. Kıbrıs sorununun çözülmesiyle bir bakıma Rumlar dayandıkları en önemli dış siyaset enstürümanını kaybedecekler. Onun için bu sorunun çözülmesini istediklerini sanmıyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR