Asker sivil ilişkilerinde güven bunalımı...

Haberin Devamı

Ankara’da son dört günden beri yaşanan “İrtica Eylem Planı” belgesi depremi üzerine yaşanan gelişmeler bir kez daha ortaya koydu ki, devletin zirvesinde öteden beri varolan güven bunalımı aşılamıyor.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un “darbeciler TSK bünyesinde barınamaz” teminatına rağmen, siyasi iktidarın, askere “acaba bize karşı bir komplo içindeler mi?” kaygısını taşımaya devam ettiği anlaşılıyor.

Geçen hafta Cuma günü Taraf Gazetesi’nde, Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk’ün (malulen emekli asker) bürosunda ele geçirildiği iddia edilen bir belge yayınlandı. Gülen Cemaati ve iktidar partisi ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin planların yer aldığı belge ürkütücü.

Ergenekon savcılarının elinde olduğu belirtilen bu belge Ergenekon iddianamelerinin özüne, ruhuna çok uygun. Tam anlamıyla bir “darbe ortamı hazırlanmasını” öngören belge, ve Genelkurmay’ı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çok ağır bir töhmetin altına sokuyor.

Ama acaba gerçek mi?

Genelkurmay aynı gün açıklama yapıyor ve “olayın tüm yönleriyle soruşturulması için Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın harekete geçirildiğini” duyuruyor.

Önceki gün ise Başbakan, şu açıklamayı yapıyor: “Partimiz üzerinde oynanmak istenen oyunları görüyorsunuz. Bunları araştırıyoruz, gerekirse dava açacağız...”

Belli ki, Başbakan Erdoğan’ın belgenin Genelkurmay’a ait olabileceğinden kuşkusu yok. “Gerekirse dava açacağız” diyor.

Oysa kendisinin de zaman zaman kamuoyuna anımsattığı gibi Genelkurmay doğrudan Başbakan’a bağlı. Belge yayınlandığı gün Genelkurmay Başkanı’na telefon ederek veya makamına çağırarak görüşüp, “Bu nedir?” diye sorabilirdi Başbakan. Ama sorma gereği duymuyor, belli ki bunun gerçek olabileceğine ilişkin inanç ağır basıyor.

O yüzden Başbakan’ın bu sözlerinin ardından dün Türk Silahlı Kuvvetleri’nden iki ayrı açıklama geldi.

Askeri Savcılık, “Yapılan soruşturmada , şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin kanaate varılmıştır” deniyor.

Askeri Savcılık sonuç değil, kanaat açıklıyor. Çünkü, bu açıklama geciktikçe en yetkili makamlarda dahi bu belgenin gerçek olduğu kanaati giderek yaygınlaşıyor.

Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, emir komuta çerçevesinde böyle bir belge hazırlanmamış. Emir komuta dışı, münferit unsurlar tarafından hazırlandıysa da bu Genelkurmay karargahında yapılmamış.

Zaten o yüzden de Genelkurmay Başkanlığı açıklamasının şu bölümü oldukça çarpıcı:

“Belgenin doğruluğu ıspat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır... Eğer belge sahte ise TSK, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılmasının da sonuna kadar takipçisi olacaktır...”

Son dönemde bazı çevrelerin sistemli bir yıpratma kampanyası altında olduğunu düşünen asker, bu belgenin de yıpratma, itibarsızlaştırma amacıyla hazırlanmış olabileceği inancında.


DİĞER YENİ YAZILAR