‘Artık uygulayıcı değil karar verici oluyoruz’

Almaata

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “eksen kayması” iddialarına, tartışmalarına tepkili. “Nereye kaymış Türkiye’nin ekseni?” diye soruyor ve kendisi yanıtlıyor:

“Eksen kaymadı, aksine güçlendi. Türkiye’nin Batı kurumlarındaki gücü ve etkinliği arttı...”

Bugün Davutoğlu’nun kızı Meymune’nin İstanbul’da düğünü var. Aile, heyecanlı, telaşlı. Kız babası Ahmet Davutoğlu da elbette çok heyecanlı, bu mutlu anları ailesiyle birlikte yaşamayı çok arzuluyor. Ama öte yandan diplomasi maratonu...

Önceki akşam “kına gecesi”nin hemen ardından AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) toplantısına katılmak için Kazakistan’a Almaata’ya uçuyor.

4,5 saatlik uçak yolculuğu sırasında Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi ile birlikte Davutoğlu ile sohbet imkanı buluyoruz.

Davutoğlu, muhalefetten, bazı köşe yazarlarından gelen haksız eleştiri ve suçlamalardan yakınıyor. Hükümetin, Dışişleri Bakanı olarak kendisinin ve bakanlık bürokrasisinin yaptıklarının takdir görmesi gerekirken çok ağır eleştiri ve ithamlara maruz kalması belli ki Davutoğlu’nu üzüyor, kızdırıyor.

Sözü Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan NATO tartışmasına getiriyor Davutoğlu:

“Meclis’teki görüşmelerde, istihza eder bir şekilde, ‘Rasmussen söz vermişti ne oldu?’ diye sordular. ‘Yakında olacak, dış politikada bazı hedeflere ulaşılması bir süreç işidir’ diye cevap vermiştim o gün.

Önceki gün oldu. Büyükelçi Hüseyin Diriöz NATO Genel Sekreter Yardımcılığı’na atandı. NATO’da ilk defa bu kadar önemli bir görev alıyoruz. Sembolik bir görev değil bu. Terörle mücadeleden sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı görevi. Aylardır takip ediyorduk, sonuç aldıkÖ”

Davutoğlu, NATO’da alınan bu sonucu, hükümetin ve Dışişleri Bakanlığı’nın takipçiliğine, doğru zamanda doğru işler yapılmasına bağlıyor.

Ve konuyu yine eksen tartışmasına getiriyor:

“Bu durum, eksen kaymasının ötesinde Türkiye’nin ağırlığının arttığını, eksenin güçlendiğini gösterir...

Dış politika, hedeflerinizi böyle takip ettiğiniz bir süreçtir. ABD, İtalya, Fransa, Almanya ve İngiltere dışında NATO’da ilk kez oluyor bu. Daha önce Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne de genel sekreter yardımcılığı verilmişti ama onlar sembolikti. Bizim aldığımız öyle değil...

Eski algı şuydu; karar verici mevkide birileri, bir de uygulayıcılar olur. Biz bunu kırıyoruz, karar mekanizmalarına giriyoruz, karar veriyoruz...”

“Bugün Türkiye’nin uluslar arası ilişkilerdeki mevcudiyeti ile eksen arasındaki duruma bir bakmak lazım” diyen Davutoğlu, tabloyu şöyle özetliyor:

* Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı,

* Hüseyin Diriöz, NATO Genel Sekreter Yardımcısı,

* Ahmet Üzümcü, BM Kimyasal Silahların Önlenmesi Örgütü Genel Direktörü,

* Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ Genel Sekreteri.

* Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı’nı ise yakında Türkiye devralıyor.

* AGİT Genel Sekreterliği’ne aday olacağız.

Kendisi açıkça söylemiyor ama Davutoğlu’nun bu konudaki duygusu şu şekilde özetlenebilir:

“Evet son dönemde Türkiye komşuları ile tarihsel bağları olan Ortadoğu ülkeleri ile, İslam ülkeleri ile ilişkilerini en üst seviyeye getirdi. Ama bunu yaparken Batı’dan kopmadı, iddia edildiği gibi yüzünü Doğu’ya çevirmedi. Aksine Batı ile ilişkilerini daha da güçlendirdi. Batı kurumlarında tarihte hiç görülmemiş biçimde üst düzey yönetim görevlerini aldı. Bu niye takdir görmüyor da eleştiriliyor. Dışardan kıskanılıyor olabilir, ama içerde...”


Haksız mı?

“Türkiye yönünü batıya çevirdi” eleştirisini anlamasının mümkün olmadığını da vurgulayan Davutoğlu, “Batı’da olmak için Doğu’yu bir tarafa bırakmamız mı gerekiyor?” diye soruyor ve ekliyor:

“Örneğin İKÖ Genel Sekreterliği’ni bırakmamız mı gerekiyor. Eğer bu istenirse bırakmayacağız. Ama beraber yürütmeye hazırız. Zaten yürütüyoruz.”



Tahran Anlaşması kalıcı

Davutoğlu, çok eleştirilen ABD ile ilişkilerin limonileşmesine neden olan Tahran Anlaşması konusunda da şunları söylüyor:

“Muhammed El Baradei (Atom Enerjisi Kurumu Başkanı)’nın daveti üzerine girdik biz bu sürece. ABD ile İran’ın birbirine güvenmediğini, ama her ikisinin Türkiye’ye güvendiğini söyledi. Her aşamada bilgi verdik. Her şey geçer ama Tahran’ın imza attığı o anlaşma kalır. Çünkü İran’ın imza attığı tek anlaşma o.”

DİĞER YENİ YAZILAR