Artık her şey seçim için

Hrant Dink suikasti ve ardından Emniyet örgütünde ortaya çıkan skandallar dizisi üç haftadan beri Türkiye’nin en önemli gündemi

Haberin Devamı

Hrant Dink suikasti ve ardından Emniyet örgütünde ortaya çıkan skandallar dizisi üç haftadan beri Türkiye’nin en önemli gündemi. Bu durumdan siyaseten elbette hükümet, Başbakan Erdoğan da şu ya da bu ölçüde zarar görüyor. Ancak bir başka noktada gündemin değişmiş olması Erdoğan’ın işine de gelmiyor değil. Çünkü bu tatsız gelişmeler yaşanmamış olsaydı siyasetin tartışacağı tek konu, tek gündem maddesi vardı: Cumhurbaşkanlığı seçimi, Erdoğan’ın adaylığı...

Erdoğan, adaylık başvurularının başlayacağı 16 Nisan gününe kadar bu tartışmanın yapılmasını istemiyordu. Şimdi gündem kendiliğinden değişmiş oldu. İktidar ve muhalefet devlet içindeki çeteleri tartışıyor. Erdoğan “derin devlet” çetelerinden, anamuhalefet ise bu hükümetin atama ve kadrolaşmalarıyla oluşturulan tarikatçı çeteleşmeden...

Tartışma devam ediyor, bir süre daha da devam edecek muhtemelen. Bu arada iktidar partisi AKP’nin ve hükümetin de artık tek önceliği, tek hedefi olduğu anlaşılıyor. Milletvekili genel seçimleri...

Tabii ki önce cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ancak o seçim artık çantada keklik görülüyor. Her şey Tayyip Erdoğan’ın son anda açıklayacağı tavra bağlı. Büyük olasılıkla aday olacak ve seçilecek. Belki biraz gürültü çıkacak tartışma çıkacak ama 354 milletvekili ile parlamento çoğunluğunu elinde bulunduran AKP için bu seçim kolay viraj. AKP için asıl zorlu viraj, milletvekili genel seçimleri. Özellikle de Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması durumunda tek başına iktidar çoğunluğunu kaybetmek AKP açısından düşünülmesi bile korkutucu ağır sonuç.

Öyle ya yeni dönemde iktidar çoğunluğunun bugünkü muhalefete geçmesi, olası bir CHP - MHP koalisyonu, AKP açısından ciddi bir Yüce Divan riski taşıyor. Tayyip Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’nde rahat oturamaması, hatta indirilmesi tehlikesini de içinde barındırıyor.

O yüzden de bu seçimi kader seçimi olarak görüyor AKP’liler. Öyle gördükleri için de üç ay önce seçimin kesinlikle ekonomiyi etkilemeyeceği, hükümetin ekonomik programının aynı kararlılıkla devam edeceği, popülizme sapılmayacağı teminatı veren Başbakan Erdoğan, bugün o teminatla tutarlı olmayan kararlara imza atmak durumunda kalıyor. Aralık ayında IMF’ye verilen niyet mektubundaki taahhütleri de yerine getiremiyor hükümet. Yapısal reform süreci kesilmiş durumda.

Örneğin kritik özelleştirmelerin tümü seçim sonrasına bırakılıyor. Elektrik dağıtım özelleştirmesi, “özel sektör elektrik fiyatlarına zam yapar” kaygısıyla erteleniyor. Esnaf, sanatkar, küçük ve orta boy işletmelerin karşı olduğu Halk Bankası özelleştirmesi, geniş bir seçmen kitlesini temsil eden bu kesimleri hoş tutabilmek için kılık değiştiriyor. Bankanın yüzde 25’inin halka açılması kararına dönülüyor. TEKEL özelleştirmesi ileri bir tarihe bırakılıyor. Belli ki önümüzdeki günlerde seçim kaygısı ile ekonomik programdan başka sapmalar da olacak. Örneğin tarımsal ürünlerin taban fiyat belirlemelerinde, ücret artışlarında, hükümet, yüzde 4’lük enflasyon hedefi ile tutarlı bir gelirler politikasına sadık kalabilecek mi?

Çok zor... Çünkü artık AKP’nin önceliği seçim. AB sürecine de ekonomik programın yapısal reform sürecinin devamına da seçim sonrasının işi gözüyle bakılıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR