Ankara’yı sertleştiren hayal kırıklıkları...

Haberin Devamı

Ankara - Şam ilişkileri bir süredir çok gergin. Şam’daki büyükelçiliğimiz ve bazı temsilciliklerimize yönelik saldırılar, bayrak yakma eylemleri gerginliği iyice tırmandırmış durumda.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun önceki gün yaptığı sert açıklamaların ardından dün de Başbakan Tayyip Erdoğan Suriye yönetimini çok ağır ifadelerle eleştirdi.

Erdoğan partisinin dünkü grup toplantısındaki konuşmasında bir zamanlar bölgedeki en yakın dostlarından biri olan Beşşar Esad’ı tam anlamıyla defterden sildi.

Erdoğan, “Beşşar, zulüm ile abad olunmaz. Tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Sen de o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun” diyerek eski dostunun adının üstüne kalın bir çarpı işareti koydu.

Oysa Suriye, 6 - 7 ay öncesine kadar Türkiye için, Başbakan Erdoğan için tam anlamıyla “komşu kapısı”ydı. Şam yönetimiyle ilişkiler iki ülkenin tarihlerinde görülmemiş derecede iyiydi. Tam bir bahar havası yaşanıyordu. Karşılıklı vizeler kaldırılmış, iki ülke ortak bakanlar kurulu toplantıları yapmaya başlamış ve karşılıklı olarak hem siyasi hem de ekonomik ilişkileri en üst düzeye çıkarma kararlılığı defalarca tekrarlanmıştı.

Bugün ise tam tersi bir atmosfer yaşanıyor. Suriye ile ilişkiler İsrail’den bile kötü bir noktaya doğru hızla ilerliyor.

Bunun başlıca nedeni elbette Arap Baharı ve özellikle de Tahrir muhalefetinin Mısır’da ulaştığı başarının ardından Suriye’deki rejim karşıtı muhalefetin yükselişi, Esad yönetiminin rejim karşıtı gösterileri kanlı bir biçimde bastırmaya çalışması.

Bu durum, bölgede ve tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de rahatsızlık yarattı. İlişkileri gerdi.

Ancak Ankara-Şam arasında yaşanan gerginliğin çok daha önemli bir başka nedeni şu:

Esad’ın Ankara’yı uyutmaya, kandırmaya çalışması, verdiği hiçbir taahhüdü yerine getirmemesi...

Suriye diktatörü Beşşar Esad, Ankara ile ilişkilerinde izlediği strateji ile başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere Ankara’yı büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.

Ankara, Beşşar Esad’ın rejimi kademeli biçimde demokratikleştirmeye yöneleceğini umuyordu. Bunun için ABD başta olmak üzere Suriye’nin Batı ile ilişkilerinin normalleşmesi için Türk Dışişleri yoğun çaba gösteriyordu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bakanlığı öncesinde Başbakanlık Başdanışmanı sıfatıyla Şam’a gizli ve açık 50’ye yakın ziyaret yapmış, Esad‘la aralarında önemli bir dostluk ilişkisi oluşmuştu. Aynı şekilde Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül ile de son derece iyi ilişkiler içindeydi Esad.

Ve yapılan görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Gül de Başbakan Erdoğan da Dışişleri Bakanı Davutoğlu da hep yükselen demokratikleşme ve özgürleştirme dalgası konusunda uyarmışlardı Esad’ı.

Bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bu coğrafyada artık kapalı, demokrasi dışı rejimlerin ayakta kalamayacağı” mesajını net biçimde vermişti Esad’a. Bu telkinlere hiç bir itirazda bulunmayan Esad’ın verdiği mesaj da hep rejimi demokratikleşme yönündeydi. Hatta Türkiye’nin demokrasi tecrübesinden istifade edeceklerini belirterek, ilk adımda gerçekleştirmeyi düşündüğü yerel yönetimler reformu konusunda teknik bilgi desteği istemişti.

Ancak Arap Baharı her şeyi değiştirdi. İki ülke arasındaki ilişkileri ters yüz etti. Ankara artık Başşer Esad yönetimine “bitti” gözüyle bakıyor. Yeni yönetiminde söz sahibi olabileceği tahmin edilen muhaliflerle ilişkiler pekiştiriliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR