Ankara’da Balyoz sancısı

Haberin Devamı

Balyoz operasyonu ve sorgulamalar İstanbul’da devam ederken Ankara’da da siyaset “Ne oluyoruz?”, “Nereye gidiyoruz?” sorularına yanıt arıyor.

Muhalefete ve toplumun önemli bir kesimine göre Türkiye giderek vahim bir noktaya doğru sürükleniyor.

Gerçekten de uzunca bir süreden beri ülkede yaşananlar olağan, normal değil. Sürdürülebilir de değil.

Ve ne yazık ki, normalleşme yönünde bir umut kırıntısı da yok gibi.

Dün Meclis’te muhalefet partilerinin haftalık olağan grup toplantıları vardı. Hem CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hem de MHP Lideri Devlet Bahçeli yine iktidarı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı çok sert ifadelerle eleştirdiler.

Her iki liderin de ortak görüşü, iktidarın gerilimden siyasi rant devşirme stratejisi güttüğü yönündeydi.

Deniz Baykal, “Birileri (iktidar), masadan hesabı ödemeden kaçmanın planlarını yapıyorlar. Hır çıkarıp dayak yiyecek, yiyince de ağlaşacak...”

Baykal, iktidarın yargıyı ve askeri tahrik ederek sorun çıkarmaya çalıştığını ima ediyor; yani kapatma davası veya askerin gelişmelere 27 Nisan 2007 benzeri sert reaksiyon vermesi ile...

Yaşanan son gelişmelere bakılırsa mantıklı sayılabilir...

Ancak iktidar cephesinden bakıldığında ise bu gelişmeler normal hukuk sürecinin doğal bir sonucu. Hiçbir şeyin üstünün örtülmemesi, bir yanlışlık varsa ortaya çıkarılması ve sorumlularının hesap vermesinden ibaret.

Acaba gerçekten öyle mi? Arkasında hiçbir siyasi hesap yok mu?

Bazılarına göre yok, bazılarına göre var...

Asker cephesine gelince...

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelişmelerden mutluluk duyduğu, “Bunlar hukukun gereğidir” diye düşündüğü elbette söylenemez.

“Balyoz” soruşturmasının, emekli ve muvazzaf komutanların, general ve amirallerin gözaltına alınmasının Orgeneral Başbuğ’u “Sabrımız taşıyor” sözlerini yeniden akıllara getiriyor.

Önceki gün başlayan operasyon acaba o sabır sınırını ne ölçüde zorluyor?

Bilemiyoruz...

Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelişmelerden duyduğu rahatsızlık katsayısının çok yüksek olduğu kuşkusuz.

Başbakan Yardımcısı (Erdoğan yurt dışında olduğu için aynı zamanda Başbakanvekili) Cemil Çiçek’in önceki günkü sürpriz Genelkurmay Karargahı ziyareti de manidar.

Çiçek, bu görüşme ile ilgili açıklamasında, “Önceki gün bir gazetede gündeme gelen ‘işaret ve parola’ olmak üzere, bir değerlendirme yapma ihtiyacı çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ile görüşme yapılmıştır” diyor.

Ancak önceki gün olup bitenler gözönüne alındığında bu kritik görüşmenin sadece “işaret ve parola”dan ibaret olduğuna inanabilmek güç.

Askerin rahatsızlığını, duyduğu tepkiyi en üst seviyede Başbakan Yardımcısı’na iletmiş olması kuvvetle muhtemel.

Ve Çiçek’in bu kritik görüşmenin ardından dün de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den randevu istediği ortaya çıktı. Ancak bu bilginin basına yansıması ve spekülasyonların yoğunlaşması üzerine, “Yanlış anlaşılabilir” gerekçesiyle bu randevu iptal edildi.

İptal edildi ama bu bile spekülasyonların önünü kesmedi.

DİĞER YENİ YAZILAR