Anayasa üzerinden taktik manevra...

Haberin Devamı

Fiili uzun bayram tatilleri artık gelenekselleşti. Bu kez de tatil süresi muhtemelen on günü geçecek.

Doğal olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi de tatil. Hem de büyükşehir tasarısını görüşen İçişleri Komisyonu’nu ayrı tutarsak, Meclis tatili geçen hafta Perşembe günü başladı. Bugün için resmen bir tatil kararı alınmış değil ama muhtemelen toplantı yeter sayısı bulunamayacağı için “aç-kapa” yapılacak.

Fakat Meclis’in uzun yaz tatilinin bir bölümünü bile çalışarak geçiren tek birim var: Anayasa Uzlaşma Komisyonu...

Bu komisyon Meclis’in en çok mesai yapan birimi.

Meclis’te grubu bulunan dört partiden üçer üye ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten oluşan bu 13 kişilik komisyon, tarihsel bir görev yerine getiriyor.

Komisyon çalışıyor ama acaba yapılan fazla mesai, sarfedilen emek ve enerji umulan sonucu verebilecek mi?

Yani arzulanan çağdaş, özgürlükçü, ileri demokrasi standartlarına göre kurgulanmış, devleti değil, kişi hak ve özgürlüklerini ön plana alan yeni anayasa uzlaşma ile gerçekleştirilebilecek mi? Türkiye, darbe anayasası ile yönetilme ayıbından kurtarılabilecek mi?

Şüpheli...

Sorarsanız bütün siyasi aktörler, siyasi partilerin sözcüleri, olması gerekenin, “uzlaşma ile yeni anayasa”, “çağdaş, demokratik özgürlükçü anayasa” olduğu noktasında hemfikir. Ama yazılmamak kaydıyla söyledikleri ise bu işin giderek zorlaşmakta olduğu.

Hiçbir parti “yan çiziyor” görüntüsü vermek istemiyor. “uzlaşmaz” damgası yemek de istemiyor, masadan ilk kalkan durumuna düşmek de kimsenin işine gelmiyor.

Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine ilişkin esaslar, millet tanımı, eğitim dili gibi kritik noktalarda dört partinin uzlaşabilmelerinin güçlüğü zaten başından beri biliniyordu. Ama özellikle 1 Ekim’de başlayan yeni yasama döneminden sonra yükselen tansiyon ve siyasi tartışmaların gerilimi arttırması, bu komisyonun işini daha da zorlaştırmış, uzlaşmazlıkları daha da arttırmış durumda.

Henüz dört partinin temsilcileri de uzlaşma masasında ama uyumu devam ettirmek giderek güçleşiyor.

Özellikle de iktidar partisinin getirdiği tek maddelik anayasa değişiklik önergeleri komisyonda bozulmaya yüz tutmuş uzlaşma havasının daha da zehirlenmesine neden oluyor.

Mahalli idare seçimlerinin 5 - 6 ay öne çekilmesine ilişkin anayasa değişikliği değil ama iktidar kanadının diğer anayasa değişikliği hamlesi, komisyondaki güven bunalımını derinleştirici bir etken.

Muhalefet temsilcilerinden haklı olarak şu yakınma geliyor:

“Mademki uzlaşmayla yeni bir anayasa yapmaya çalışıyoruz, seçilme yaşını 25’ten 18’e düşürmek, er ve erbaşlara oy kullanma hakkı vermek için alel acele anayasa değişikliği ihtiyacı nereden doğdu? Belli ki iktidarın niyeti yeni anayasa değil. Mevcut anayasaya başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığı sistemini monte edebilmenin testini yapıyor. 18 yaş girişimi bu niyetin taktik hamlesi...”

Gerçekten de 18 yaş girişimi bir taktik hamle gibi gözüküyor. Ama başkanlık sistemine geçişi test etmekten çok muhtemelen CHP’yi sıkıştırma amacı taşıyor.

Bir başka nokta, çok arzu edilse de dört partili uzlaşmaya dayalı bir anayasanın zorluğunu görüyor iktidar kurmayları. O nedenle de hangi parti ile hangi konularda uzlaşmaya varılabileceğinin ön hazırlıkları yapılıyor.

İşte bu ve benzeri kaygılar muhalefet partilerinin zihinlerini kemiriyor. Kuşkusuz onların da kendi hesapları, kendi taktik manevraları var...

DİĞER YENİ YAZILAR