Anayasa Mahkemesi “Uzlaşma şart” dedi...

Ankara’da iktidarıyla muhalefetiyle herkes dün akşam saatleri itibariyle derin bir nefes aldı

Haberin Devamı

Ankara’da iktidarıyla muhalefetiyle herkes dün akşam saatleri itibariyle derin bir nefes aldı.

Aslında sadece siyaset değil tüm Türkiye rahat nefes aldı. Genelkurmay’ın geceyarısı bildirisinin ardından başlayan kaygı ve gerilimleri aşma yolunda önemli fırsat penceresi aralanmış oldu. Bu da toplumu olduğu kadar piyasaları, yerli ve yabancı sermayeyi de rahatlattı.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı, CHP’nin haklılığını tescil ettiği gibi, AKP’ye de içine düştüğü sıkıntılı durumdan onurlu bir çıkış kapısı aralamış oldu.

Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin başvurusu üzerine dün verdiği kararla Anayasa’da ve Meclis İçtüzüğü’nde açık hüküm olmadığı için uzunca bir süreden beri tartışılan ve kafa karışıklığı oluşturan son derece önemli bir konuda da içtihat oluşturuldu.

Artık cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısı için tartışmaya, tereddüde yer yok; anayasa değişmediği sürece bu sayı 367.

367 zorunluluğunun Anayasa Mahkemesi kararıyla tescil edilmesi, bundan sonraki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir tartışmayı da doğal olarak yeniden gündeme getirecek.

AKP kanadının bugüne kadar öne sürdüğü bir tez var: Eğer toplantı yeter sayısı 367 olarak kabul edilirse bundan sonra parlamentoda cumhurbaşkanı seçimi hemen hemen imkansız hale gelir. 183 milletvekiliyle parlamentoya giren bir parti ikna edilmez ise o parlamento cumhurbaşkanını seçemez...

Evet teorik olarak doğru bir hesap. 183 milletvekiliyle bir partinin muhalefette kaldığını, diğer partilerin uzlaşıp koalisyon oluşturabileceğini varsayalım. Koalisyon kanadından bir milletvekili de Meclis başkanı olacağı için kalan sayı 366. Bu durumda Cumhurbaşkanı seçilemez mi?

Seçilir.

Üç şekilde seçilir. Birincisi Anayasa Mahkemesi kararıyla siyasete cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşma şartı getirilmektedir. Bunun gereği yerine getirilirse, yaşanan son başarısız süreçte AKP’nin uyguladığı yanlış yöntem uygulanmaz, “benim sayısal çoğunluğum var, ben ne dersem o olur” yaklaşımı terk edilir ve partiler arası uzlaşma aranırsa seçilir.

İkincisi, parlamentodaki sandalye dağılımı bugünkü gibi orantısız olmaz, en az iki parti 200 civarında sandalyeye sahip olursa birden çok aday çıkacağı için seçilir.

Üçüncüsü ama en önemlisi, seçimden yeni çıkmış bir parlamento cumhurbaşkanı seçemediği için kendini feshetmeyi göze alamaz. Liderler istekli olmasa bile milletvekilleri uzlaşmayı zorunlu kılar. O nedenle seçilir.

Özetle Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer muhtemelen iki üç ay daha görevine devam edecek. Ama Haziran sonu veya Temmuz ayı başlarında yapılması muhtemel seçimden sonra oluşacak parlamento yeni cumhurbaşkanını Anayasa Mahkemesi’nden çıkan mesaj doğrultusunda gönüllü yada gönülsüz bir uzlaşmayla toplumda da genel kabul görecek şekilde seçecektir.

Bugün itibariyle gündem artık erken seçim. AKP muhtemelen son bir nafile deneme daha yapacak Abdullah Gül için. Ama o da başarısız olursa bir kaç gün içinde erken seçim kararı Meclis’ten çıkacak.

Şimdi bütün taraflar artık olanca hırsıyla, enerjisiyle seçime asılacak. Ve ne yazık ki Türkiye tıpkı 70’li yıllarda olduğu gibi gerilimli ve daha kötüsü cepheleşme eğilimlerinin ağır bastığı bir seçim dönemi yaşayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR