Uzlaşma umutları giderek tükendikçe, anayasa değişikliği teklifinin en kritik maddeleri dahi 330’un üzerinde oy sayıları ile teker teker kabul edilmeye başlandıkça, iktidarla muhalefet arasındaki gerilim de tırmanıyor.
AKP ile CHP arasındaki söz düellosu önceki gün “ahlak-edeb” eksenine kadar gelmişti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin dünkü grup toplantısında da sert Başbakan Tayyip Erdoğan’ı sert ifadelerle suçladı.
Baykal dün yine “anayasa değişikliğini içlerine sindiremeyen sağduyulu” AKP milletvekillerine seslendi.
1 Mart Tezkeresi (1 Mart 2003’de ABD kuvvetlerinin Türkiye sınırından Irak’a saldırmasına izin veren Hükümet Tezkeresi) örneğini verdi. Bu tezkerenin oylamasında bazı AKP milletvekillerinin de CHP ile birlikte red oyu verdiklerini hatırlatarak, “Bu Meclis’te alınan en şerefli karar 1 Mart Tezkeresi kararı olmuştu” dedi.
Ancak bu kez öyle olmayacağını aslında Baykal da görüyor, AKP ve Tayyip Erdoğan da...
Belki bazı milletvekilleri yine red veya çekimser oy verecekler, AKP fire verecek ama anayasa oylamasının bugün veya yarın sabah saatlerinde ilk tur görüşmeleri kazasız tamamlanacak. Buna artık kimsenin kuşkusu kalmadı. İkinci tur oylamalarında da 330 riski olmayacak gibi.
Zaten Baykal da bunu bildiği için engelleme mücadelesinin bundan sonraki aşamalarının nasıl yürütüleceğini ifade ediyor.
Süreç bundan sonra nasıl işleyecek?
Teklifin 6 Mayıs günü tamamlanması öngörülen ikinci tur oylamalarından sonra Cumhurbaşkanı’nın inceleme süreci başlayacak.
Cumhurbaşkanı’nın önünde iki yol var: Tasarıyı kısa bir incelemenin ardından yayımlanmak üzere Resmi Gazete’ye gönderebileceği gibi kapsamlı bir hukuki gerekçe ile “bir kez daha görüşülmek üzere” Meclis’e iade edebilir. Ancak bu kuvvetli bir ihtimal değil.
CHP ve MHP’nin beklentisi de Cumhurbaşkanı’nın anayasa değişikliği paketini en fazla bir hafta usulen inceleyip referanduma sunulmak üzere Resmi Gazete’ye göndereceği yönünde.
İşte o aşamadan itibaren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dün dile getirdiği süreç başlayacak. Baykal, bu süreçte izleyecekleri yolu açıklarken ikinci dünya savaşı sırasında dönemin İngiltere Başbakanı Churchill’in Hitler’e yönelik sözlerine atıf yapıyor ve şunları söylüyor:
“2. Dünya Savaşı sırasında Churchill, ‘Dağda, denizde, karada, ovada mücadele edeceğiz’ demişti... Churchill bunu Hitler’e karşı söylemişti. Ben de diyorum ki Parlamento’da, referandumda, Anayasa Mahkemesi’nde bu konuda sonuna kadar mücadele edeceğiz...”
CHP şu anda mücadeleyi Parlamento’da veriyor. Ama muhalefetin sayısı yetersiz kaldığı için sonuç alabilmeleri zor.
Paketin Çankaya onayını alıp Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla mücadelenin ikinci aşaması başlayacak. 110 imza ile Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak CHP. Yürürlüğün durdurulması yani referandum sürecinin engellenmesi ve değişikliğin esastan iptali için.
Erdoğan’ı ve AKP’yi en fazla kaygılandıran aşama bu. AKP’nin Meclis’te 330 sorunu yok. Referandumdan da “evet” çıkacağına inanılıyor. Ama acaba Anayasa Mahkemesi ne karar verecek?
O noktada risk görüyor AKP. Çünkü türbanla ilgili değişiklikte bir kere ağzı yanmıştı AKP’nin. O yüzden CHP’ye son bir teklif yapıldı, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyin uzlaşalım diye. Ama CHP bunu “ahlaksız teklif” diyerek reddetti.
Artık siyasetteki gerilimin her gün biraz daha tırmanacağı anlaşılıyor. Ve eğer Anayasa Mahkemesi engeli de aşılıp referandum yoluna girilebilirse o zaman bu gerilim, meydanlara, sokaklara yayılacak.
Anayasa gerilimi tırmanıyor...
Haberin Devamı