Tayyip Erdoğan'ın AKP'si de tıpkı Turgut Özal'ın ANAP'ı gibi kuruluş sürecini bile tamamlayamadan iktidar oldu. ANAP'ın ilk yılları dikkate alındığında benzerlik bununla da sınırlı kalmıyor; her iki parti de hem kadro bakımından hem de seçmen kitlesi bakımından eğilimler koalisyonu.
ANAP bu eğilimler koalisyonunu birarada tutamadı. 12 Eylül rejiminin yasakları kalkıp, yasaklı liderler partilerinin başına geçince, ANAP'taki eğilimler de eski yuvalarına dağıldı. İktidar yıpranması ve başka pek çok faktörün de etkisiyle 5-6 yıl gibi kısa bir sürecin sonunda ANAP dağılma ve erime sürecine girdi.
Tayyip Erdoğan ve kurmayları, hiç kuşku yok ki ANAP'ın içine düştüğü açmazları iyi biliyor. Özal'ın ve Özal sonrası kadroların yanılgılarından ders çıkarıyorlar.
AKP yönetiminin en hassas olduğu konu, parti içindeki farklı eğilimlerin barış içinde birarada yaşarken aynı zamanda da ortak bir potada eritilebilmesi. Tayyip Erdoğan'ın geçen yılın istişare toplantısındaki "üzerimizdeki Milli Görüş Gömleğini çıkardık" açıklaması bu yönde atılmış çok önemli bir adım niteliği taşıyor.
* Erdoğan, "Milli Görüş Gömleğini" çıkardık diyor ama partisinin Meclis Grubu'na ve teşkilat yönetimlerine hakim olan kadronun büyük bölümü buna direniyor. Bu direnç, Irak'la ilgili tezkere konusundan başlayarak, türban, YÖK, imam hatip ve en son olarak da zina tartışmaları sırasında açıkça görüldü.
Bakanlık ve kamu kuruluşlarındaki kadrolaşma operasyonlarında, tartışmalı kritik konularda, eğilimler koalisyonunda, küçük çaplı da olsa çatlaklar oluşuyor. Parti yönetimiyle Meclis Grubu arasında özellikle son dönemde ciddi kopukluklar, gerilimler yaşanıyor. Grup başkanvekilleri ve grup yönetimi ile milletvekilleri arasında güven bunalımı yaşanıyor.
Tayyip Erdoğan ve kurmaylan, parti içinde yaşanan bu tür sıkıntı ve huzursuzlukları elbette biliyorlar. Ve bu sorunların aşılması için Kızılcahamam toplantısının önemli bir zemin oluşturacağını planlıyorlardı.
Üç gün süren toplantıda bir yandan iki yıla yaklaşan iktidar döneminin bilançosu çıkarılıp, gelecek dönemin vizyonu çizilirken diğer yandan da Başbakan Erdoğan, milletvekillerinin grup ve parti yönetimi ile bakanlar hakkındaki tepki ve şikâyetlerini dinledi. Kırgın milletvekillerinin gönlünü aldı.
* Erdoğan önümüzdeki yeni döneme ilişkin planını muhtemelen önceden kafasında oluşturmuştu. Bire bir görüşmelerden aldığı izlenimlerden sonra bu planda belki ufak tefek bazı değişiklikler yapacak. Ama daha önemlisi bu planını "demokratik bir istişare mekanizmasını işleterek" yürürlüğe koymuş olacak.
* AKP kurmaylan bu planı, "AB sürecine uygun yeni vitrin, yeni vizyon" diye özetliyorlar.
Vitrine ilişkin olarak, yeni yasama yılında AKP'li meclis başkanvekillerinin, ihtisas komisyonlarının başkan ve üyelerinin büyük ölçüde yeni isimlerden oluşacağına kesin gözüyle bakılıyor. Kabine revizyonu da güçlü bir beklenti. Bazı bakanların koltuklarını kaybetmesi, bazı bakanların da yerlerinin değişmesi ihtimal dahilinde. Ancak Erdoğan bu konuda ne yüz yüze görüştüğü milletvekillerine ne de kurmaylarına en küçük bir sinyal vermiş değil. Kızılcahamam'da, görev değişikliklerinin çatlak yaratmasını önlemek için eğilimler koalisyonuna bir anlamda tutkal takviyesi yapıldı.
AKP'ye Kızılcahamam tutkalı...
Tayyip Erdoğan'ın AKP'si de tıpkı Turgut Özal'ın ANAP'ı gibi kuruluş sürecini bile tamamlayamadan iktidar oldu. ANAP'ın ilk yılları dikkate alındığında benzerlik bununla da sınırlı kalmıyor; her iki parti de hem kadro bakımından hem de seçmen kitlesi bakımından eğilimler koalisyonu
Haberin Devamı