Ana muhalefet partisi CHP'deki iç karışıklık devam ederken, iktidar partisi de güllük gülistanlık değil. AKP'de de ciddi iç sorunlar yaşanıyor ama iktidarda olmanın avantajları, sorunun büyümesini, kamuoyuna taşmasını önlüyor.
Başbakan Erdoğan ve parti yönetimince şimdilik fazla ciddiye alınmayan iki sorun var AKP içinde.
Leyla Zana ve arkadaşlarının salıverilmesi, ardından da Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün bu eski DEP milletvekilleri ile görüşmesini gerekçe yapan milliyetçi kanat, ilk muhalif çıkışını gerçekleştirdi. 10 imzalı bildiriyle varlığını duyuran bu grubun sayısının 30-35 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Henüz muhalif olmamakla birlikte hükümetten ve bazı politikalarla uygulamalardan rahatsız
olan ikinci grup ise Tayyip Erdoğan'ın "çıkardık" dediği "Milli Görüş Gömleği"ni çıkarmamakta direnenler. Bu grup hükümeti, "türban konusunda yeterli siyasi iradeyi gösteremediği" ve "imam hatip tasarısında geri adım attığı" için eleştiriyor. Ancak bu eleştiri ve memnuniyetsizliklerini şimdilik dışarıya yansıtmamaya özen gösteriyorlar.
AKP yönetimi, bildiri yayınlayan ülkücü kökenli muhalifleri gözden çıkarmış durumda. "Parti disiplinine, partinin genel politikalarına uymamakta direnirlerse, 'yolunuz açık olsun' deriz" mesajı veriliyor bu milletvekillerine.
AKP içindeki bu tür cılız muhalefet hareketleri, parti yönetimini kaygılandırmıyor. Konuştuğumuz bir parti yöneticisi, "Bugün Meclis'te Anayasayı tek başımıza değiştirebilecek sayısal çoğunluğa sahibiz. Ama biz Anayasa değişikliklerini muhalefetle, toplumla uzlaşarak gerçekleştirmeye dikkat ediyoruz. Sayı yönünden hiçbir sıkıntımız yok. Hiçbir arkadaşımızı da kaybetmek istemeyiz ama bizimle birlikte yola devam etmeme konusunda bazı arkadaşlarımız ısrarcı olursa, onlara da (yolunuz açık olsun) deriz" diyor.
Özetle, bu tür muhalif grupçukların varlığı Erdoğan ve arkadaşlarını kaygılandırmıyor, bunlara "sorun" gözüyle dahi bakılmıyor.
* İktidar partisindeki asıl sorun, parti yönetimiyle, partinin temel politikalarıyla sorunu olmayan milletvekillerinin, grup çoğunluğunun şikâyetleri ve memnuniyetsizliği.
O da ekonominin temel göstergelerinde yani rakamlarda beliren iyileşmenin tabana tam olarak yansımaması ve seçmen taleplerini karşılamadaki güçlüklerden kaynaklanıyor. Bu nedenle milletvekilleriyle bakanların arası açılıyor. Bakanlar, Genel Merkez'e ve Başbakan Erdoğan'a sıkça şikâyet ediliyor.
Enflasyonun tek haneli rakamlara düşmüş, demokratikleşme yönündeki yasa ve Anayasa düzenlemelerinin peş peşe çıkarılmış, bütçe ve mali disiplinden taviz verilmemiş olması, kamu maliyesinde öngörülen faiz dışı fazla hedefinin tutturulması, hatta aşılmış olması, AB ile ilişkilerde alınan mesafe, hükümetin hep artı hanesine yazıyor.
Ancak iktidar partisinin milletvekilleri yine de mutsuz.
Çünkü seçim bölgelerinde işsizlikten, yatırımsızlıktan, geçim sıkıntısından yakınmalar giderek artıyor. Seçim bölgelerine kamu yatırımı götüremeyen milletvekilleri, bürokrat tayin ve terfileriyle seçmenin gönlünü hoş tutmaya gayret ediyor. Ve karşılanmayan tayin talepleri nedeniyle bugün bakanlarla milletvekillerinin arası açılıyor. Bakanlar hakkındaki şikâyetler giderek yoğunlaşıyor.
Umut, hazırlıkları süren üç yıllık yeni ekonomik programda.
Sosyal yönü kuvvetli olacağı söylenen bu programla bütçedeki IMF frenleri kalkar, kamu yatırımlarının önü açılabilirse iktidar partisi rahatlayacak...