AKP’ye Baykal’dan umut yok...

Haberin Devamı

AKP ve Tayyip Erdoğan’ın iddianamenin ilk şokunu atlattığı anlaşılıyor. İlk günlerdeki meydan okuma üslubu, yüksek yargıya ve özellikle de Yargıtay Başsavcısı’na yönelik, “komplo”, “yargı darbesi” suçlamaları şimdilik terk edilmiş gibi gözüküyor.

Tabii ki bundan sonrası için, “AKP’nin dava sürecini vakar içerisinde geçireceği, anayasa değişikliği ile süreci durdurma yoluna gitmeyeceği, tevekkül içerisinde sonucu bekleyeceği” yönündeki değerlendirmeler için henüz erken.

Gerçi AKP, ilk başlarda izlediği yöntemin toplumsal gerilimi tırmandırdığını ve bunun da aleyhine işleyebileceğini muhtemelen gördü.

Şimdi yapılmaya çalışılanlar daha çok içerideki gerilimi düşürmeye, toplumsal kutuplaşma ve cepheleşme eğilimlerini önlemeye dönük.

Onun için bir yandan ekonomide herhangi bir bozulma olmaması için azami dikkat gösterilirken diğer yandan da bu zorlu süreçten çıkış için yeniden dört elle AB ipine sarılmak AKP kurmaylarınca en akılcı yol olarak görülüyor.

Bu yolda ilk somut adım da önceki gün atıldı. Bir yılı aşkın süreden beri tartışma gündeminde bulunan, AB ile en fazla sorun olan Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesindeki değişiklik teklifi önceki gün TBMM gündemine geldi. Şu anda AKP’nin önceliği bu değişikliğin süratle gerçekleştirilmesi olacak. Ardından TRT’deki Kürtçe yayınların kalite ve süre olarak artırılması gündeme gelecek. Kürt ve Alevilere yönelik yeni açılımlar bu süreçte öne çıkarılacak.

AKP böylelikle bir yandan iç kamuoyunun diğer yandan da AB başta olmak üzere dış dünyanın desteğini pekiştirebileceğini hesaplıyor.

Ardından yine demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi amacıyla mini bir anayasa değişikliği gündeme gelecek.

İşte AKP’nin muhalefetle uzlaşma arayacağı nokta burası. Çünkü bu pakette “kafayı giyotinden kurtarma” maddelerinin de yer alması arzu ediliyor. Yani Anayasa’nın parti kapatmalarıyla ilgili 68 ve 69. maddeleri...

Aslında AKP anayasa değişikliği için muhalefetin desteğine çok da muhtaç değil. Bu değişiklikleri teorik olarak tek başına da gerçekleştirebilecek parlamento çoğunluğuna sahip. 330 oyla yapılacak bir anayasa değişikliği mecburen referanduma gidecek. Ama referandumdan da AKP’nin istediği gibi bir sonuç çıkması çok yüksek ihtimal. AKP’lilere göre en az yüzde 70-80 evet oyla çıkması garanti...

Ancak en azından şimdilik bu yolu düşünmüyor AKP yönetimi. O nedenle de önümüzdeki günlerde AKP yöneticileri CHP, MHP, DTP ve DSP ile uzlaşma turlarına çıkacak.

Sonuç alabilirler mi?

Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin dünkü konuşmalarına bakılırsa bu ihtimal sıfıra yakın.

Çünkü Baykal, partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada böyle bir uzlaşmaya kapalı olduğunu net biçimde ilan etti.

AKP’nin mini demokrasi paketi hazırlıklarını değerlendirirken “Laiklik ilkesi boğazlanırken, sesi daha az çıksın diye demokrasi davulları, trompetleri ve bandoları mı çalacaksınız?” diye soran Baykal’ın bu konudaki son sözü şu oldu:

“Artık bu iş siyasetin değil, hukukun işidir. Çözüm hukuktur. Asıl hukuku engellemek kaostur...”

Yani, “Anayasa Mahkemesi’nde aklan gel demeye getiriyor” Baykal.

Acaba AKP buna razı olacak mı?

DİĞER YENİ YAZILAR