AKP vuruşarak kapatılmayı mı tercih ediyor?

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi gündeminde DTP ve AKP ile ilgili kapatma davalarında sona yaklaşılıyor. Her iki davanın hukuki sonuçlarının ötesinde ciddi siyasi sonuçlar doğuracağına kuşku yok. Her iki parti ile ilgili suçlama da Cumhuriyetin iki temel kırmızı çizgisi ile ilgili; laiklik ve ülke bütünlüğü...

Bu suçlamalarla kapatma tehdidi altında bulunan iki partinin parlamentoda üçte ikiye yakın bir çoğunluğu oluşturuyor olması da bu davaların kritik önemini artıran bir unsur.

Dava sürecinin ülkede zaten var olan gerilim ve kutuplaşma eğilimlerini daha da derinleştirmekte olduğu da bir gerçek. O nedenle herkesin beklentisi, temennisi bu sürecin mümkün olan en kısa sürede tamamlanması. Kararı verecek olan Anayasa Mahkemesi’nin yaklaşımı da o yönde.

DTP hakkındaki dava AKP’den aylar önce açılmıştı, ama şimdilik ikinci planda kalmış gibi gözüküyor. DTP davasının sonuçlanması muhtemelen yıl sonunu bulacak. AKP ile ilgili kararın ise Ağustos ayı içinde çıkma olasılığı çok yüksek.

Ki, AKP’nin de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da arzusu bu sürecin uzamaması yönündeydi. Sürecin uzamasının söz konusu partiye olduğu kadar hatta daha fazla ülkeye ülke ekonomisine zarar vereceği kaygısını hemen herkes kabul ediyor.

Bu haklı bir kaygı. Onun için AKP süreci hızlandırıyor, savunmalar için ek süre istemek bir yana normal süreyi bile yarı yarıya kısaltıyor. Bu da olumlu ve anlaşılabilir bir yaklaşım.

Anlaşılması güç olan ise dava sürecinde AKP’nin izlediği gerilim, hatta çatışma stratejisi. AKP yüksek yargıya, iddianameyi hazırlayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na karşı adeta savaş açıyor. İddianameye karşı verdiği yazılı savunmasında laiklik tanımı ve anlayışını tartışmaya açıyor.

AKP’li bakanlar ve parti sözcüleri birbiri arkasına yaptıkları tartışmalı açıklamalarla sistemin temel değerlerini sorgulamaya kalkışıyorlar, sistemle kavga ediyorlar. Adeta Başsavcı’nın değirmenine su taşıyorlar.

Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kapatılma sonrasına ilişkin önerisine çok sert tepki veriyor ama öte yandan yakın kurmaylarının demeçlerine, hazırlıklarına bakılırsa sanki kapatma kararını çoktan benimsemişler gibi bir izlenim doğuyor.

Belki de “nasıl olsa kapatacaklar” diye düşündükleri için “vuruşarak kapatılma” stratejisi izliyorlar.

DTP’NİN TAKTİĞİ

DTP ise daha ince bir taktik izliyor. Dava sürecini mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyor. Dava sürecinin her aşamasında ek süre haklarını bugüne kadar hep sonuna kadar kullandı DTP.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi’nin dünkü oturumunda DTP davası ile ilgili sözlü görüşünü, son sözünü söyledi:

“Bu parti Anayasa’nın temel ilkelerine, devletin bütünlüğüne karşı faaliyetler içindedir. Teröre destek vermekte, adeta terörizmin kontrolü altındadır. Bu nedenle kapatılmalıdır...”

DTP ise ek süre aldığı için son sözlü savunmasını 16 Eylül’de yapacak.

Bu arada AKP ile ilgili karar çıkacak. Bunun sonrasındaki siyasal gelişmelerin lehine sonuçlar doğurabileceğini umuyor olabilir DTP. Örneğin parti kapatmalarla ilgili bir anayasa değişikliği gibi.

Zayıf da olsa bir umut...

DİĞER YENİ YAZILAR