AKP’nin yol haritası...

Haberin Devamı

AKP’nin dava sürecine ilişkin yol haritası büyük ölçüde netleşmiş durumda. İddianamenin açıklanmasından hemen sonra ortaya atılan anayasayı değiştirip davayı düşürme fikrinin kabul görmediği anlaşılıyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan, çoğunluğunu “Milli Görüşçü” ekibin oluşturduğu “Giyotin Lobisi”nin savunduğu “gerekirse referandumu da göze alarak anayasayı değiştirme” önerisini “ülkenin daha fazla gerginliğe tahammülü yok” gerekçesiyle kabul etmedi.

Başbakan ve yakın çevresinde şu anda hakim olan hava, davadan kapatma kararı çıkmayacakmış gibi yola devam etmek.

Ancak yola devam ederken en kötü olasılığa, yani AKP’nin kapatılıp Tayyip Erdoğan’a siyaset yasağı getirilmesine karşı da hazırlık yapıyor AKP.

AKP’nin olası gelişmelere göre izleyeceği strateji şu şekilde özetleniyor:

1. Anayasa Mahkemesi, dava sonucunda Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının arzuladığı gibi iddianamenin hukuki dayanaklarının zayıf olduğuna, kapatma için gerekli şartların oluşmadığına karar verip davayı beraatle sonuçlandırırsa Erdoğan ve partisi derin bir nefes alıp rahatlayacak. Ya da kapatmanın çok ağır bir müeyyide olacağı sonucuna varılıp uyarı ve Hazine yardımının kesilmesine karar verilirse AKP için yine sorun olmayacak.

2. En kötü ihtimal gerçekleşir ve AKP kapatılırsa... Bu durumda Başbakan Erdoğan ile bazı bakan ve milletvekillerine de siyaset yasağı gelecek. Ancak partileri kapatılacağı için bağımsız konuma gelecek olan bugünkü AKP grubunun milletvekili sayısı yine 300’ün üzerinde olacak ve iktidar olmayı sürdürecek. Meclis çoğunluğu tarihinde ilk defa bağımsızlar grubunda olacak. Yeni hükümeti bağımsızlar kuracak. Bir süre “emanetçi başbakan” modeliyle yola devam edilecek. Ardından ara seçim formülüyle Erdoğan ve arkadaşlarının da boşalan veya boşaltılacak uygun seçim çevrelerinden bağımsız milletvekili olarak Meclis’e dönmeleri sağlanacak. Erdoğan yeniden Başbakan olacak.

Ancak bu noktada bir sorun ortaya çıkıyor: Ara seçimlerin Mart 2009’da yapılması gereken mahalli idare seçimleriyle birleştirilmesi zorunluluğu.

Bu durum ister istemez AKP’lilerin bağımsızlıktan çıkıp, “şimdiden hazır” denilen yedek partiye katılmalarını ve hükümetin de bu partiye geçmesini gerektirecek. O zaman Bağımsız Milletvekili Tayyip Erdoğan bu partinin kuracağı hükümete Başbakan olarak atanabilecek mi?

AKP kurmayları “hukuki engel bulunmadığını” söylüyor.

Erdoğan ve AKP’lilerin önemli bir beklentisi de dava sürecinin karar ne olursa olsun uzamaması. Sürecin uzamasının ülkeye ve ekonomiye büyük zararlar verebileceğini düşünüyorlar. Belirsizlik sürecinin uzamaması gerçekten de çok önemli. Ancak AKP’lilerin beklediği gibi bu davanın hemen bir iki ay içinde sonuçlanması da pek olası gözükmüyor.

Geçmiş örneklere bakıldığında en hızlı sonuçlanan kapatma davası Refah Partisi ile ilgili dava olmuş o da 7 ayda sonuçlanmış. Fazilet Partisi davası ise 25 ay sürmüş...

O nedenle dava sürecindeki gelişmelere paralel olarak yol haritasında değişiklik kaçınılmaz hale gelebilir.

Aslında yol haritası, AKP’yi bu süreçten en az hasarla çıkarabilecek formül olarak kağıt üzerinde son derece makul ve mantıklı gözüküyor. Ancak uygulamada ne gibi zorluklarla karşılaşılır, yolculuk sırasında fıkradaki gibi “yola ayı mı çıkar taş mı düşer” onu kestirmek zor.

DİĞER YENİ YAZILAR