Başbakan Tayyip Erdoğan ve partisi anayasada en azından 5 -6 maddelik bir değişiklik yapabilmeyi çok arzuluyor.
Hatta Meclis’te uzlaşma olmasa dahi referandum yoluyla bunu gerçekleştirmek de Erdoğan’ın planları arasında. Referandum süresinin 120 günden 60 güne indirilmesine dönük yasa değişikliği de bunun için yapılıyor.
Henüz kesin biçimini almış değil ama hangi maddelerin değiştirileceği de aşağı yukarı belli.
Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı ve üyelerinin atanmasına ilişkin düzenleme ilk sırada. İkincisi, askere sivil yargı yolunun açılmasına ilişkin değişiklik. Üçüncüsü de siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin hükümler. Bu üç konunun yanısıra duruma göre demokratikleşmeye ilişkin bir kaç hüküm daha pakete dahil edilecek.
Peki bu düzenlemeler ne zaman yapılacak?
Belli değil. Hatta yapılıp yapılamayacağı da belli değil.
Çünkü Başbakan Erdoğan bu konuda gerçekten kesin kararını vermiş olsa, uzun hazırlıklara zaman kaybına gerek yok.
Nasıl olsa CHP de MHP de uzlaşmaya kapalı olduğuna göre AKP tek başına bu değişiklikleri yapacak. Meclis’te 367 oy bulunamayacağına göre de değişiklikler referanduma gidecek.
AKP’nin Meclis’teki üye sayısı 337. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin oy kullanamayacağına göre geriye 336 kalıyor. Referandum koşuluyla anayasa değişikliğine 330 kabul oyu yettiği için matematiksel olarak herhangi bir sorun yok gibi gözüküyor.
Ama acaba öyle mi?
Bu işin öyle göründüğü kadar kolay ve risksiz olmadığı Başbakan Erdoğan’ın önceki gün TRT’de bazı gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin sorularını yanıtlarken dile getirdiği ifadelerden anlaşılıyor.
“Bu yıl anayasa referandumu olur mu?” sorusuna şu çarpıcı yanıtı veriyor Erdoğan:
“Bize kalsa arzu ediyoruz. Ama sayısal olarak grubumuz bıçak sırtında. Olayın bir de olumsuz yaklaşanı olabilir. Çünkü gizli oyla oluyor. Dolayısıyla riske etmek de istemiyoruz...”
İşte Erdoğan ve kurmaylarının en temel kaygısı bu.
Grubun fire verebileceği ihtimalinin yüksekliği...
Çünkü, Kürt açılımı tartışmaları iktidar partisi içinde bir muhalefet hareketi yarattı. Sayıları belki fazla değil ama açılım tartışmalarından ve son dönemdeki siyasi gerilimden ciddi kaygı ve rahatsızlık duyan bir milletvekili grubu var AKP içinde.
Bu da gizli oylamada anayasa değişikliğine 330’un altında “evet” çıkması ihtimalini, kaygısını doğruyor.
Bu sorun belki BDP’nin desteği ile aşılabilir. Ama o zaman da BDP’nin temel taleplerinin de pakete eklenmesi gerekebilir.
Örneğin demokratik açılım çerçevesinde vatandaşlık tarifi ve Kürtçe eğitim gibi...
Bunun riskini de şu sözlerle ifade ediyor Erdoğan:
“Sütten ağzımız yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek yeme durumuna geldik. 411 paranoyası var...”
Başbakan, MHP’nin desteğiyle 411 oyla kabul edilen türbanla ilgili anayasa değişikliğini kastediyor. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, AKP hakkında açılan kapatma davasının da hem tetikleyicisi hem de çok önemli bir gerekçesini oluşturmuştu.
O yüzden şimdi de değişikliklerin daha referanduma bile gitmeden Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi ve yürürlüğün durdurulması ihtimali kafalara takılıyor.
O nedenle Erdoğan bu konuda bir süre daha zemin yoklayacak.
AKP Grubu neden bıçak sırtında?
Haberin Devamı