Başbakan Tayyip Erdoğan 2007 seçimlerinde yüzde 46 oyla ikinci kez iktidarı kazandığında iki temel vaadi vardı:
Daha çok demokrasi ve insan hakları, daha yüksek refah...
Bu hedef ve vaadin refah kısmı küresel krizle birlikte çöktü. Aslında Türkiye’deki çöküş, küresel krizden çok önce başladı. 2007’den itibaren tıknefes olan ekonomi küresel krizin miladı kabul edilen 2008 Ekim’ine gelindiğinde çoktan daralmaya, küçülmeye başlamıştı.
Özetle şu anda enflasyon yüzde 5’lerde seyrediyor ama halkın refahı, ülkenin gayri safi yurt içi hasılası 2007’nin çok gerisinde. İşsizlik 2007 ile kıyaslanmayacak ölçüde artmış durumda...
Demokrasi ve insan hakları vaat ve hedefine gelince...
O noktada da durumun çok parlak olduğu söylenemez.
Seçimlerin hemen ardından, yeni anayasa, sivil anayasa diye işe koyulan iktidar, o konuda da mesafe alamadı. Aksine anayasa değişikliğini türbana kilitleyip içinden çıkılmaz bir noktada bıraktı.
Şu anda fazlaca bir ilerleme sağlanamamış olsa da daha fazla demokrasi ve insan hakları hedefi devam ediyor. Şimdiki hedef, demokratikleşme ve Kürt açılımı...
Ancak o alandaki gelişmelerin de olumlu seyrettiğini söyleyebilmek güç. Hatta kimilerine göre süreç şimdiden kilitlenmiş durumda.
PKK ve DTP’nin son günlerdeki eylem ve söylemleri açılım sürecine “bölücülük” suçlaması yönelten MHP ve CHP muhalefetini haklı çıkarıcı nitelikler gösteriyor.
Bu gösteriler kamuoyunun önemli bir kesiminde hükümete ve açılım sürecine yönelik tepkileri körüklüyor...
Bu gelişmeler haliyle iktidar partisinin iç bünyesini de etkiliyor. İç bünyedeki rahatsızlıkları, açılım sürecine yönelik itirazları yükseltiyor.
Çelik: DTP, MHP’nin değirmenine su taşıyor
Peki bu durum açılım sürecini sekteye uğratır mı?
“Hayır uğratmaz” diyor dün konuştuğumuz AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve ekliyor:
“Demokratikleşmeyi, demokratik açılımları halkımız için yapıyoruz. Ama öte yandan terörle mücadele kesintisiz sürecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalı. Bu süreci teröre endeksli olarak algılamamak lazım...
Şu anda PKK süreci sabote etmek için elinden geleni yapıyor. DTP de öyle. DTP adeta MHP’nin değirmenine su taşıyor. Aslında o partiler, kendi siyasi gelecekleri için belki de terörün bitmesini istemiyorlar. Terörden beslendikleri için terör bittiğinde marjinalleşeceklerini biliyorlar...”
Çiçek: DTP hoşgörüyü suistimal ediyor
Sadece Hüseyin Çelik değil, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de DTP’ye ateş püskürüyor:
“DTP terörle, terör örgütü ile arasına mesafe koyacağı yerde son günlerde neredeyse ‘Biz zaten aynıyız’ demeye getiriyor. Sorumlu davranmıyorlar. Bu yaptıklarına hiçbir hukuk devleti müsaade edemez, etmez.
PKK da DTP de toleransı, hoşgörüyü suistimal ediyor. Parti olarak hükümet olarak bizim hedefimiz demokratik standartları yükseltmek. Bu standartları yükseltiriz ama bunu yaparken de bazılarının keyfiliğine kesinlikle müsamaha edemeyiz. Gereği neyse hukuk çerçevesinde yapılır...”
Evet son günlerde yaşananlar, DTP ve PKK’nın faaliyetleri hükümeti fazlasıyla rahatsız ediyor.
Ve DTP’nin açılıma destekle ilgili koşulları Abdullah Öcalan’ın hücresinin boyutlarına kadar vardırması da iktidar kanadında bardağı taşırma noktasına getiriyor.
AKP’den DTP’ye sert tepki...
Haberin Devamı