AKP’de kafalar karışık...

Haberin Devamı

AKP’de kafalar henüz netleşmiş, izlenecek strateji berraklaşmış değil. Kimilerine göre uzlaşma ve gerilimi düşürme öncelik taşıyor, kimilerine göre ise gerilimse gerilim, teslim olmamak sonuna kadar mücadele etmek eğilimi ağır basıyor.
AKP’de milletvekilleri, partililer, hatta partinin üst kademe yöneticilerinin büyük bölümü de bu süreçte izlenecek stratejiyi bilmiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının tonuna, ifadelerinin keskinliğine bakarak sonuç çıkarmaya çalışıyor AKP’liler.
O nedenle de bazı milletvekilleri, bakanlar ve parti yetkilileri, “önceliğin ülkedeki gerilim ortamının yumuşatılmasına verilmesi gerektiğini” söylerken, bazıları da kendilerine karşı yapıldığını düşündükleri “komploya, yargı darbesine karşı sonuna kadar mücadele” fikrini savunuyor.
İkinci görüşte olanlara göre dün Anayasa Mahkemesi tarafından partiye resmen gönderilen iddianame için savunma hazırlamak dahi boşa çaba ve zaman kaybı. Çünkü bu görüşü taşıyanlar açılan kapatma davasını normal bir hukuki sonuç olarak görmüyorlar ve Başsavcı’nın iddianamesini “27 Nisan sürecinin (TSK’nın cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili internet bildirisi) farklı bir uzantısı, son merhalesi” olarak niteliyorlar.
Gelişmeleri bu mantık çerçevesinde değerlendirdikleri için de gerilimi tırmandırmamak kaygısıyla hareketsiz kalmanın “giyotine kafa uzatmak”tan farksız olacağını düşünüyorlar.
Onlara göre AKP’nin çıkış için önünde tek yol var: Anayasa’nın parti kapatmalarıyla ilgili 68 ve 69. maddelerinin değiştirilmesi yoluyla davanın düşürülmesi. “Böylelikle Tayyip Erdoğan’a ve partiye karşı kurulan tuzak, yargı darbesi girişimi boşa çıkarılabilir. Aksi takdirde Anayasa Mahkemesi partiyi kapatacak” diyorlar.
Başbakan Erdoğan’ın yakın danışmanlarının da aralarında bulunduğu bir diğer grup ise, önceliğin gerilimin düşürülmesine vermek gerektiği görüşünde. Dün konuştuğumuz bir milletvekili, yapılması gereken ilk işi şöyle anlatıyor:
“Öncelikle gerilimi düşürüp ortamı sakinleştirmemiz lazım. Toplumun, kamuoyunun bir kesiminde var olan kaygıları, yanlış değerlendirmelerden kaynaklandığını düşündüğümüz korkuları gidermemiz lazım.”
Bu yaklaşımda olanlar da anayasa değişikliği formülünü dışlamıyorlar ama bunun parlamentoda geniş bir mutabakatla yapılabilmesi için CHP ve MHP ile uzlaşma yollarının sonuna kadar zorlanması gerektiğini söylüyorlar.
Üzerinde durdukları bir başka nokta da anayasa değişikliğinin sadece iki maddeden ibaret olmaması. Gerekirse milletvekili dokunulmazlıklarının yeniden düzenlenmesinin de içinde olabileceği kapsamlı bir demokratikleşme paketi ile birlikte parti kapatmalarının önüne geçilmesi formülünden yana görüş belirtiyorlar.
Evet, AKP şu anda kendi içinde tartışıyor. Bir yanda gerilimi daha da tırmandıracak, yargı - yürütme çatışmasını daha da körükleyecek, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirme tehlikesi açık olan referandum fikri, diğer yanda da gerilimi düşürme, uzlaşma kanallarını açma fikri.
Bu görüşler pazartesi günü yapılacak olan MKYK toplantısında da enine boyuna tartışılacak. Ve Başbakan Erdoğan muhtemelen önümüzdeki hafta içinde izlenecek strateji konusunda kesin bir karar verecek.
“Hodri meydan referandum”mu diyecek? Yoksa yumuşama politikasına dayalı bir uzlaşma stratejisi ile mi çıkış arayacak?

DİĞER YENİ YAZILAR