Adım adım çağdaş sosyal demokrasiye...

Haberin Devamı

Dün başlayan kurultayın havası, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır aralarındaki mesajlar, CHP’de radikal bir değişim değil, akılcı ve yumuşak bir dönüşüm stratejisi uygulandığını gösteriyor. Eskiyi suçlamadan, kötülemeden, keskin bir hesaplaşmaya girmeden yeni CHP’yi anlattı dünkü kurultay konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu.

Hatta biraz da bu nedenle konuşmasını, üslubunu sönük bulanlar, heyecan dozu düşük diye eleştirenler de oldu.

Hükümetin uyguladığı politikaları eleştirirken, geçmiş kurultaylarda eski genel başkanın yaptığı gibi rejim kavgası sayılabilecek ifadeler kullanmamaya özen gösterdi. Örneğin yeni bir laiklik tartışması açmadı Kılıçdaroğlu.

Partisinin geçmişini reddetmeden, geçmiş mirasa sahip çıkarak değişim, dönüşüm ve yenileşme vurgularını ön plana çıkardı. Bu nedenle değişimin ne anlama geldiğini bile Mustafa Kemal Atatürk’ün “Çağdaş uygularlık düzeyini yakalama ve aşma“ hedefine gönderme yaparak açıklamaya özen gösterdi.

CHP’nin ve CHP’lilerin hassas olduğu bilinen Atatürkçülük, devrimcilik, laiklik gibi değerlerden sıkça bahsetti. Atatürk’ün kurduğu Kemalist, ulusalcı, bağımsızlıkçı CHP’yi kırıp dökerek, geçmişle bağını keserek değil, adım adım çağdaş sosyal demokrat bir çizgiye oturtacağının mesajını verdi.

Yeni dönem politikalarının üç temel ilkeyi esas alacağını söyledi:

1. İnsan merkezli politika. Yani, insana onurlu bir gelecek ve özgürlük vaat eden politika...

2. Laik, aydınlanmacı idealler ile evrensellik...

3. Katılımcılık. Siyasal süreçlere daha fazla katılımın sağlanması...

Sosyal demokratların temel ilkelerinden biri olan hakça bölüşüm konusuna değinirken de şu önemli saptamayı yaptı Kılıçdaroğlu:

“Adil ve hakça bölüşümü savunuyoruz elbette. Ama esnafıyla, sanayicisiyle, çiftçisiyle önce üreteceğiz, sonra hakça bölüşeceğiz. Zenginleşeceğiz. Yoksulluğu övünç alanı haline getirmeyeceğiz...”

Sık sık “zamanın ruhunu iyi okumak“ gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu zenginleşme konusunda da bu vurguyu tekrarladı ve artık zenginliğin ve refahın temelinin bilgi toplumu hâline gelmekte yattığını kaydetti.

Bu noktada sözü hemen eğitime ve üniversitelere getirdi. Üniversitelerle, eğitim sistemi ile ilgili sözleri son derece çarpıcıydı:

“Bilgi toplumu olmanın kaynağı üniversitelerdir. Ama üniversiteler özgür değilse, özerk değilse bilgi üretemez. Bugün üniversitelerimiz suskun, Orta Çağ’ın medreselerine dönüştürülmüş durumda. Bunu kabul etmiyoruz. Özerk üniversite, özgür bilim adamları olsun istiyoruz.”

4+4+4 diye formüle edilen yeni temel eğitim sistemine de ağır eleştiriler getiren Kılıçdaroğlu, “Aklın tutsak edildiği bir eğitim modeli, Türkiye’yi bilgi toplumuna dönüştüremez“ dedi.

Ve hemen her kurultayda “Kürt sorunu“ dedi-demedi tartışması yapılıyordu. Dünkü konuşmasında adını koydu, “İster Güneydoğu sorunu deyin, ister Kürt sorunu. Türkiye’nin önünde bu sorun var. 35 yıldır bu cenaze ortada duruyor. O sorunu çözeceğiz. Türkiye’yi anaların ağlamadığı barış cenneti haline getireceğiz” iddiasını ortaya koydu.

Konuşmasında sıkça demokrasi, özgürlük, hak, hukuk ve adalet vurgusu da yaptı Kılıçdaroğlu. Yargıya, özellikle de “Silivri mahkemeleri“ne çok ağır ifadelerle yüklendi. Bu eleştirileri salondan büyük alkış aldı. Delegeleri de dinleyicileri de heyecanlandırdı.

Delegeler Kılıçdaroğlu’nu heyecanla dinlediler ama heyecanın asıl nedeni Genel Başkan’ın konuşmasındaki tema değil, hazırlayacağı listeye girip giremeyecekleri kaygısıydı.

DİĞER YENİ YAZILAR