Açılım ve DTP davası...

Haberin Devamı

Hükümetin yürütmeye çalıştığı açılım sürecinin önünde çok sayıda mayınlı alan var. En yakın olanı da DTP hakkındaki kapatma davası.

DTP ile ilgili kapatma davası açılalı iki yıl oldu. Dava iki yıldan beri devam ediyor.

İktidar partisi hakkında açılan kapatma davasını 4,5 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürede karara bağlayan Anayasa Mahkemesi bu davada işi ağırdan alıyor.

Belki de konunun gerek ülke içinde gerekse de dışarda, Avrupa Birliği ve Avrupa kamuoyundaki hassasiyeti dikkate alınıyor.

Ancak doğal olarak hukukun gereği de yerine getirilecek. Zaten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “DTP hakkındaki kapatma davasında raportör arkadaşlar bu ayın (Ekim) sonuna kadar raporlarını tamamlayacaklarını ifade ettiler. Ondan sonra da gündeme alma söz konusu olacak” demişti.

Haşim Kılıç bu açıklamayı 14 Ekim günü yapmıştı ve yine o açıklamaya göre raporun 25 gün önce bitmesi gerekiyordu.

Belli ki bitmemiş...

Fakat bitecek ve Aralık veya 2010’un ilk aylarında Anayasa Mahkemesi bu davayı görüşüp sonuçlandıracak.

Geçmiş örneklere, Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına bakılırsa DTP’nin kapatılması ihtimali çok yüksek. Kapatma durumunda da DTP’nin bazı yöneticilerinin, milletvekillerinin siyaset yasağı kapsamına girmesi ihtimali doğacak. Milletvekilliği ve dolayısıyla dokunulmazlığı düşecek bazı DTP milletvekillerinin yargılanmaları gündeme gelecek.

Tabii ki bütün bunlar şimdilik ihtimalden ibaret ama yüksek ihtimal.

Ve bu ihtimalin gerçek olması açılım sürecine ağır bir darbe indirecek. En azından bugünkü ılımlı havayı bozacak.

Taş atan çocuklarla ilgili yasal düzenleme, bazı yerleşim yerlerine eski, Kürtçe isimlerinin verilmesinin yolunun açılması gibi küçük adımlar bile şu anda Güneydoğu’da, DTP’nin güçlü olduğu yörelerde olumlu bir atmosfer yaratmış, umutları arttırmış görünüyor.

Parti kapatma kararının çıkması acaba o yörelerde nasıl karşılanacak?

DTP’liler, “hukukun kestiği parmak acımaz” diyerek durumu kabullenip, tıpkı HEP’in kapatılmasından bu yana olduğu gibi yeni bir parti ile sükunet içinde yola devam kararına varabilecek mi?

Yoksa PKK ve parti içindeki bazı radikal unsurların taktiği mi devreye girecek? Yani “Açılımın içi boş, bize legal alanda siyaset yapma hakkı bile tanınmıyor” propagandası ile ortamı germe, sertliği körükleme yolu mu denenecek?

Şu anda açılım sürecine yönelik toplumsal ve siyasal muhalefetin üstesinden gelme ve bu arada da sürecin kazasız ilerlemesi, Habur’dan beklenen yeni ve kitlesel girişlerin sükunet içinde gerçekleşmesi üzerinde kafa yoran hükümet DTP davasını ve sonuçlarını henüz düşünmek bile istemiyor.

Ancak o dava bir süre sonra kaçınılmaz olarak gündeme gelecek ve sonuçlanacak. Ve bu sonucun bazı mayınları patlatma ihtimali yüksek.

DİĞER YENİ YAZILAR