AB sürecini muhalefet mi engelliyor?

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan, “hükümetin AB sürecini unuttuğu, savsakladığı” yönündeki eleştirilere kızıyor, tepki gösteriyor, ama gerçek ortada. Uzunca bir süredir sürecin ilerlemekte olduğunu söyleyebilmek güç.

Kuşkusuz bu sadece Türkiye’nin, hükümetin iradesindeki eksiklikten kaynaklanan bir sorun da değil. AB tarafından çıkarılan zorluklar, hükümetin reformlar konusunda elini güçlendirici yönde AB tarafından hiçbir olumlu adım atılmıyor olması da önemli.

Her altı ayda bir iki fasıl açılıyor ama hiçbiri kapatılamıyor. Türkiye pek çok alanda üstüne düşeni yapmış olmasına karşın AB’den vize çıkmıyor.

Hükümet için bu gelişme de sürpriz değil, böyle olacağı baştan beri biliniyordu. O yüzden de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı iken kabul edilen bir prensip vardı:

“Türkiye üzerine düşen ev ödevlerini eksiksiz yerine getirecek. Fasılların açılıp kapatılmasına bakmaksızın demokratikleşme ile ilgili adımları, müktesebat uyumunu süratle tamamlayacak ve 2014 yılına gelindiğinde kendini AB’ye hazır hale getirmiş olacak...”

Ancak özellikle son iki yılda yapılanların bu hedefe ulaşmak için yeterli olduğunu söyleyebilmek güç.

Bundan bir yılı aşkın bir süre öncesi Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile birlikte gittiğimiz bir Brüksel seyahati vardı. O dönemde başmüzakerecilik görevini de uhdesinde bulunduran Babacan, hükümetin 2008 yılı hedefini anlatırken şu son derece iddialı ifadeyi kullanmıştı:

“Şu anda ayrıntı veremem ama bu yıl içinde öyle adımlar atılacak ki ’vay be demek Türkiye’de bunlar da yapılabiliyormuş’diyeceksiniz....”

O nedenle beklenti çıtası çok yüksekti. Ama sonuçta demokratikleşme reformları konusunda 2008’de atılan adımlardan kalan iki iz var: 301. madde değişikliği ve TRT’nin Kürtçe yayına başlaması...

Bunlar elbette ki küçümsenecek adımlar değil ama hiç kimseye de “vay be” dedirtmedi.

Zaten 301. madde değişikliği iki yıldan beri gündemdeydi ve bu düzenlemeyi engelleyen de hükümetin iradesi idi. İstenseydi bu iki maddelik yasa değişikliği iki yıl önce yapılabilirdi. Ama AKP hakkında kapatma davası açılıncaya kadar bu konu hükümetin hiç ilgisini çekmedi. Yine de sebebi ne olursa olsun önemli bir sorun ortadan kaldırılmış oldu.

Ama bunun ötesinde hükümetin yapması gereken, yapabileceği çok şey var. Ve bunların yapılamayışında Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı gibi sorumluluğu muhalefetin üstüne yıkması, “muhalefet engellediği için yapamıyoruz” demesi kendilerine de muhalefete de haksızlık.

AKP hükümetleri bu süreçte çok önemli demokratikleşme reformları gerçekleştirdi. Anayasada ve temel yasalarda çok önemli, radikal değişiklikler gerçekleştirildi ve bu düzenlemelerin en önemlileri hep geçen dönem parlamentosunda CHP’nin işbirliği ile yapıldı.

Başbakan şimdi Türk Ticaret Kanunu değişikliğine CHP ve MHP destek olmuyorlar diye yakınıyor ama acaba kendileri muhalefetle uzlaşma arıyorlar mı?

Aksine uzunca bir süredir Erdoğan ve AKP, muhalefetle uzlaşma yerine uzlaşmazlık ve çatışma konularını ön plana çıkarma siyaseti izliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR