AB heyecanına ne oldu?

Bir kaç ay öncesine kadar Türkiye’nin gündeminin ya ilk ya da ikinci sırasında yer alıyordu AB(Avrupa Birliği) konusu

Haberin Devamı

Bir kaç ay öncesine kadar Türkiye’nin gündeminin ya ilk ya da ikinci sırasında yer alıyordu AB(Avrupa Birliği) konusu. Ta ki, Kıbrıs sorunu nedeniyle geçen Aralık ayında meydana gelen tıkanıklığa ve Türkiye’de iç siyasetin, seçimlerin gündemin ilk sırasına gelinceye kadar. Şu anda AB sanki gündemde bile yok...

Oysa Türkiye, Kıbrıs ve liman krizi nedeniyle AB’nin aldığı 8 başlıkta müzakerelerin askıya alınması kararına tepki verirken çok önemli bir açıklama daha yapmıştı. Ve tüm dünyaya şunu ilan etmişti:

“Biz kendi yol haritamızı kendimiz yapar, sanki müzakereler bütün hızıyla, bütün canlılığıyla yürüyormuş gibi kendimizi tam üyeliğe hazırlarız...”

Bunun için Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tüm bakanlık müsteşarlarını, ilgili kurum yöneticilerini toplayıp, hükümetin bu konudaki siyasi kararlılığını hatırlatmış ve “herkes, her kurum üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin, ne yapılması gerekiyorsa hazırlıkları geciktirmeden yapın” talimatı da vermişti.

Ancak öyle anlaşılıyor ki Başbakan’ın yılın ilk günlerinde Lübnan seyahati sırasında söylediği “Bizim için artık Irak meselesi AB’nin önüne geçmiştir” ifadesi hükümetteki ve bürokrasideki AB heyecanını önemli ölçüde söndürdü. Bugün Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği dışında Ankara’da AB konusuna ilgi duyan pek yok gibi...

Hükümet ve siyaset ilgi duymuyor çünkü, AB’nin seçimlerde oy getirmeyeceği, aksine çok fazla AB’ci görünmenin oy kaybettirebileceği kaygıları giderek AKP’de hakim olmaya başlamış durumda.

Bir kaç ay öncesine kadar her söze “AB süreci ve AB üyeliği için yapılanlarla” övünerek başlayan Başbakan Erdoğan ve bakanlar, son aylarda sanki AB meselesini unutmuş gibi davranmayı tercih ediyorlar.

Hükümetin havası böyle olunca haliyle bürokrasi de duruyor. Bürokraside de belirgin bir boşvermişlik, bezginlik ve “nasıl olsa bizi almayacaklar” adamsendeciliği hakim oluyor.

Oysa 8 müzakere başlığının askıya alınmış olması Türkiye açısından dünyanın sonu değil. Geride 26 başlık daha var. Onları müzakereye hazır hale getirebilir. Ki zaten hazır hale gelenlerle ilgili müzakerelerin açılabileceğine karar vermiş durumda AB tarafı. İstatistik, Şirketler Hukuku, Ekonomik ve Parasal Politikalar, KOBİ’ler başlıkları önümüzdeki aylarda müzakereye açılacak.

Fakat nedense bunlar artık pek ilgi çekmiyor. Çünkü herkesin aklı Nisan ayında başlayacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi ve 4 Kasım’daki milletvekili genel seçimlerinde. AB konusunda ciddiyetini, heyecanını kaybetmemiş iki kurum var: AB Genel Sekreterliği ve Dışişleri Bakanlığı.

AB Genel Sekreterliği bir yol haritası hazırlığı yapıyor. Türkiye’nin tam üyeliğe hazır hale gelebilmesi için yapılacakların listesini çıkarıyor. Müktesebat uyumunun takvimini çıkarıyor. Bu yıl ve 2008 için yıllık, 2009 - 2013 arası için de 5 yıllık iş ve icraat planı çıkarılıyor. Hedef 2014 yılına gelindiğinde Türkiye’nin bütün eksikliklerini tamamlayarak AB standartlarını yakalaması ve Brüksel’e dönüp güvenle “Ben tam üyeliğe hazırım” diyebilmesi. Tabii ki bunun için takvim hazırlamak, yol haritası çıkarmak yetmiyor. Örneğin bugünkü ortamda hükümet acaba 2007 planında yer alan yasa ve yönetmelik değişikliklerini, diğer hazırlıkları kararlılıkla yapabilecek mi?

DİĞER YENİ YAZILAR