4 Haziran tehlikesi...

Haberin Devamı

Her seçim döneminin beylik sözüdür; “Bu seçim kritik, bu seçim ülke ve demokrasimiz için hayati önemde” denir.

Her seçim, önemli siyasal sonuçlar doğurmuştur ve 23 Temmuz’da da öyle olacaktır.

Ancak 22 Temmuz seçimlerini kritik kılan birden çok faktör var. Birincisi, parlamentonun zorunlu erken seçime gidiş nedeni ve bunun sonuçları. Diğeri, sonuncusu dün Samsun’da yapılan mitingler, sayıları milyonları bulan kitlelerin gösterileri. Toplumsal gerilim ve kutuplaşma eğilimleri...

Seçimin önemini artıran bir başka önemli nokta ise, Cumhurbaşkanlığı. Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesine ilişkin Anayasa düzenlemesi muhtemelen bu dönemde hayata geçirilemeyecek. Ve 22 Temmuz seçimlerinde seçmen iktidar tercihini yaparken, aynı zamanda Cumhurbaşkanı tercihini de ortaya koymuş olacak.

Bu seçim iktidar partisi AKP açısından önemli. Zira AKP’nin bu seçimde iktidarı kaybetmeme iddiasının yanı sıra, bir başka önemli hedefi daha var:

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşananlardan yola çıkarak, iktidarını demokrasi dışı yöntemlerle engellediğini düşündüğü bazı devlet kurumlarıyla, millet iradesi temelinde hesaplaşmak.

Dahası avucunun içinden kaçırdığı Çankaya fırsatını yeniden kazanmak iddiasında AKP. Bunun için de oy oranını daha da artırmak için büyük bir hırs ve azimle plan yapıyor Tayyip Erdoğan ve arkadaşları.

Bu nedenle seçmenin beğenisine sunacakları vitrinle “milli görüşçü” değil, “merkez partisi” olduğunu göstermeye özen gösteriyorlar.

Onun için eski CHP’li Ertuğrul Günay’ı aday gösteriyor. Özellikle büyük şehirlerde listelerin ön sıralarını, laiklik kaygısı taşıyan liberal kesimlere cazip gelebilecek isimlerle takviye ediyor AKP.

LİSTE DEPREMİ

Acaba 2002 seçimlerinde olduğu gibi yüzde 34 oy ile 357 milletvekili çıkarılabilecek mi AKP?

Barajı dört partinin geçebileceği, DTP’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girebileceği varsayıldığında bu imkansız. Öyle bir sonuçla bugün 353 milletvekili olan AKP’nin oyu azalmasa bile sandalye sayısı 200 civarında kalabilir.

Bu hesabı doğal olarak AKP’liler, parti içindeki kanatlar da yapıyor. O nedenle de 4 Haziran günü AKP’de hafif şiddette bir liste depremi yaşanabilir.

Aslında bu deprem sadece AKP’de değil, CHP’de de yaşanacak DP’de de.

CHP, DSP ile seçim ittifakı yaparak, DYP ve ANAP da DP çatısı altında birleşme kararı alarak güçlerini, seçimdeki iddialarını önemli ölçüde artırdılar. Şu anda önemli bir kamuoyu rüzgarı da aldılar ama onlar için de asıl zorluk şimdi başlıyor.

Listeleri nasıl hazırlayacaklar?

Örneğin CHP, 2002 seçimlerinde yüzde 19 oyla 178 milletvekili getirmişti parlamentoya. Fakat barajı dört parti geçerse, bu oy oranı sadece 130 milletvekili getirebiliyor. Bunun da 30’unun DSP kontenjanına ve merkez sağdan transfer edilecek isimlere tahsis edileceği hesaplandığında, listeyi hazırlamak hiç de kolay değil.

DP’deki sıkıntı daha da büyük. İki ayrı parti tek listeye sığmaya çalışacak. Ayrıca bugüne kadar hem ANAP’ta hem de DYP’de birtakım küslükler, iç kırgınlıklar vardı. Birleşmeden sonra bu kırgınlıklar, küskünlükler de giderilerek güçlü, iktidar alternatifi bir yapı oluşturulmaya çalışılacak. Ama nasıl?

Herkesin isteği, listede garantili bir sıra. Bu yüzden günlerden beri Mehmet Ağar da, Erkan Mumcu da baskılardan bunalmış durumda.

Ne CHP’nin, ne de DP’nin herkesi memnun, mutlu edebilmesi mümkün değil.

O nedenle bugün yelkenleri şişiren ittifak ve birleşme rüzgarları,

4 Haziran’da listeler belli olduğunda sarsıcı bir fırtınaya dönüşebilir.

DİĞER YENİ YAZILAR