2014’e hazır olmak hedefi ve 301 sorunu...

Türkiye’nin Avrupa Birliği heyecanının giderek zayıflamakta olduğu bir gerçek. Kamuoyu desteği çeşitli nedenlerle günden güne azalırken müzakere sürecinde işlerin umulduğu gibi yürümemesi, Türkiye’nin hazır olduğu pek çok fasılın dahi Rum-Yunan ve Fransız engellerine takılması hükümet ve bürokraside de bir bıkkınlığa yol açmış gözüküyor

Haberin Devamı

Türkiye’nin Avrupa Birliği heyecanının giderek zayıflamakta olduğu bir gerçek. Kamuoyu desteği çeşitli nedenlerle günden güne azalırken müzakere sürecinde işlerin umulduğu gibi yürümemesi, Türkiye’nin hazır olduğu pek çok fasılın dahi Rum-Yunan ve Fransız engellerine takılması hükümet ve bürokraside de bir bıkkınlığa yol açmış gözüküyor.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Başmüzakereci Devlet Bakanı Ali Babacan da bu noktada tehlikeyi sezmiş olacaklar ki, iki hafta önce geniş kapsamlı bir toplantı düzenleyerek üst bürokrasiyi uyarma ihtiyacı duydular.

Gül ve Babacan’ın üst bürokrasiye verdiği mesajın özeti şuydu: Hükümet olarak bizim AB’ye tam üyelik konusunda siyasi kararlılığımız tamdır. Bugün Kıbrıs nedeniyle bazı sorunlar yaşıyor olabiliriz, bazı engellemelerle karşılaştığımız da ortada. Ama bunlar bizi yıldırmıyor. Biz yolumuza devam edeceğiz ama bu noktada sizlerin de atalete kapılmamanız gerekir. Her birim kendi alanı ile ilgili yapılması gerekenleri savsaklamadan yerine getirmeli...

O toplantıdan sonra AB Genel Sekreterliği’nin koordinasyonunda bir plan da hazırlandı. Bu plan Türkiye’nin en geç 2014 yılında tam üyeliğe hazır olmasını hedefliyor.

Bu planda, hemen hemen hayatın her alanında yani ekonomik, sosyal, siyasi, idari alanlarda AB müktesebatına uyum için çıkarılması gereken yasa, yönetmelik ve tüzükler sayılıyor. Örneğin, yol ve otoyollardan, kaldırım standardına, içme suyundan, süt standardına, balıkçılıktan tavukçuluğa kadar gıda güvenliği ile ilgili konular var.

İlgili bakanlık ve birimlerin bu konularda yapacakları tek tek sıralanıyor. Yakında bu yıl içinde ve 2008’de gerçekleştirilmesi öngörülen düzenlemelerin takvimi açıklanacak. Ardından 2009-2013 dönemine ilişkin 5 yıllık takvim belirlenecek.

Bu takvim ilan edildikten sonra da AB ile varolan veya olabilecek siyasi sorunlar kendi düzleminde çözümlenmeye çalışılacak ama bu arada Türkiye’nin yapması gereken teknik hazırlıklar, yani planın uygulanması kesintisiz sürdürülecek. Yani, işte Kıbrıs engeli çıkmış, şu fasıl açılamamış, bu kapatılamamış buna bakılmayacak, Türkiye ev ödevini süratle tamamlama yoluna gidecek.

Hükümetin hedefi 2013 yılı sonuna gelindiğinde Türkiye’nin AB’ye uyum konusunda hiçbir eksiğinin kalmaması. Yani 20014’ün ilk gününden itibaren Türkiye AB’ye şu çağrıyı gönül rahatlığı ile yapabilecek: “Evet ben hazırım, hiçbir eksiğim kalmadı. Eğer siz de hazırsanız bu nikahı kıyalım...”

Tabii bunları söylemek, planlar açıklamak kolay da iş uygulamaya geldiğinde Türkiye’nin yine zorlanacağı gün gibi ortada.

En yakın örnek de Türk Ceza Yasası’ndaki 301. madde. Azınlık vakıfları ile ilgili düzenleme ve Heybeliada Ruhban Okulu gibi AB’nin hassasiyetle ilgilendiği sorunlar.

Bunlar nasıl aşılacak?

AKP’nin seçime giderken siyasal riski üstlenip bu düzenlemeleri gereği gibi yapabilmesi zor görünüyor...

DİĞER YENİ YAZILAR