2007’den 2008’e değişenler, değişmeyenler...

Haberin Devamı

2007 Türkiye için her bakımdan zor ve kritik bir yıl oldu. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşananlar, rejim tartışmaları, asker - sivil ilişkilerindeki gerilim ve yükselen bölücü terör geçen yıla damgasını vurdu.

Bahar aylarında yaşanan müthiş bir siyasal ve toplumsal gerilimin ardından cumhurbaşkanlığı seçiminde askerin devreye girip internet aracılığıyla geceyarısı bildirisi yayınlaması ertesi gün hükümetin bir başka sert bildiri ile buna yanıt vermesi birden bire müdahale tartışmalarını gündeme getirdi. Ancak alınan erken seçim kararı ve AKP’nin yüzde 47 oyla yeniden tek başına iktidara gelmesi gerilimi bir ölçüde dondurdu.

Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere devlet kurumlarının bir bölümü ve bazı toplum kesimlerinin muhalefetine karşın Abdullah Gül’ün yeniden aday olup AKP’nin oylarıyla 10. Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Çankaya’ya çıkması, ana muhalefetin iktidar partisi ve cumhurbaşkanlığı makamı ile ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Asker-hükümet, asker-Cumhurbaşkanlığı ilişkileri de nazik bir aşamaya geldi.

Herkes, askerin karşı olduğunu 27 Nisan bildirisi ile ilan ettiği Gül’ün Cumhurbaşkanı olması karşısında nasıl bir tutum sergileyeceğine odaklandı.

İlk günlerde hoş olmayan bazı tablolar yaşandı ancak korkulan da olmadı. Her iki taraf da özenli davrandı ve alışma, normalleşme süreci fazla uzun sürmedi.

Hiç kuşku yok ki bunda yükselen bölücü teröre karşı alınan ve alınması gereken önlemler etkili oldu. Terör tehdidi iç tartışmaların üstünü örttü.

Ve asker-sivil ilişkileri yılın son aylarında yeniden demokrasilerde olması gereken çerçeveye oturtuldu. Şu anda devlet çarkının dişlileri normal seyrinde, ahenk içinde işlemeye devam ediyor.

Meclis’ten DTP dışındaki muhalefetin de tam desteği ile çıkarılan sınırötesi operasyon tezkeresinin ardından ABD ile varılan mutabakat ve işbirliği çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri teröre karşı sınır içindeki etkili operasyonlarına paralel olarak sınırın ötesinde de tarihinin en önemli en kapsamlı hava harekatlarını gerçekleştirdi. Bölücü örgüte çok ağır darbeler vuruldu. Irak’ın kuzeyindeki örgüt kampları, tesisleri ve lojistik kanalları büyük ölçüde imha edildi.

Bugün itibariyle bölücü örgüt, Abdullah Öcalan’ın paketlenip Türkiye’ye getirildiği 1999 yılı başlarındaki durumundan daha sıkıntılı bir noktaya getirilmiş durumda.

Önümüzdeki günlerde bir yandan askeri operasyonlara devam edilirken diğer yandan da örgütteki çözülmeyi hızlandırmak, Irak’ın kuzeyinde ve dağlarda sıkışan militanlara bir kapı aralayıp teslim olmalarını sağlamaya dönük bir yasal düzenleme gündeme gelecek.

Buna paralel olarak da içerde terör üreten ortamı kurutmak amacıyla hükümetin Doğu ve Güneydoğu bölgelerine yönelik sosyo ekonomik önlemler paketini devreye sokması bekleniyor.

Özetle 2008’in terör mücadelesinde bir dönüm yılı olacağı, bölücü terörün büyük ölçüde etkisizleştirileceği beklentisi yüksek.

Ama ya son dönemde topyekün terör mücadelesi nedeniyle üstü örtülen kritik tartışma konuları?

Örneğin YÖK’teki değişimle birlikte üniversitelerde türbanın serbest bırakılıp bırakılmayacağı, imam hatip lisesi mezunlarına üniversite kapılarının aralanıp aralanmayacağı...

Ve şimdilik pek fazla konuşulmayan irtica tehdidi...

Son beş yıldan beri değişmeyen bu hassas tartışma konuları muhtemelen 2008’e de damgasını vuracak.

DİĞER YENİ YAZILAR