Galerilerde birbirinden güzel sergiler izleyicisini bekliyor. Bu hafta güneşli bir hafta sonuna dahil edebileceğiniz mini bir seçki hazırladım.
Çukurcuma bölgesine yolu düşenler PG Art Gallery’de devam eden “Polaris” sergisiyle Ayşe Wilson’un kendine has üslubunu keşfedebilirler. Üretim pratiğinin temel bir parçası olan monokromatik skalasını çok beğendiğim Wilson, hassas temaları eğlenceli bir yaklaşımla dile getirmeyi tercih ediyor. Sanatçının, hafıza, gençlik, kimlik gibi konuları, fantastik sınırlarda gezen imgeler aracılığıyla yorumladığı işleri, özel bir ilgiyi hak ediyor. 17 Haziran’a dek görebilirsiniz.
Kanıksanmış etiketleri aşma zamanı
Cihangir’in yükselen sanat mekânlarından Ark Kültür’e de uğramadan geçmeyin derim. “Bize Ait Bir Oda” sergisi, tektipleştirilen annelik profiline, kadını anne olmak üzerinden yüceltmek ve yermeye yönelik tüm söylem ve mekanizmalara karşı bir tepkiyi dile getiren kadın sanatçıların işlerini izleyiciyle buluşturuyor. Benim de severek takip ettiğim isimlerden Arzu Yayıntaş, Güneş Terkol, Işıl Eğrikavuk, Nancy Atakan, Neriman Polat, Nurcan Gündoğan, Sena Başöz ve Sezgi Abalı gibi başarılı sanatçıların, annelik ve kadınlık deneyimleri üzerine eleştirel çalışmaları mutlaka görülmeye değer. Ön yargıları ve klişeleri yıkarak izleyiciyi kanıksanmış etiketlerin ötesinde bir kimlik oluşumuna tanık olmaya davet eden sergi, 4 Haziran tarihinde son buluyor.
Damla Özdemir’in ürettiği kolajlar güncel meseleleri başarıyla irdeliyor.
Süslerden arındırılmış bir gerçeklik
Sıraselviler’deki Pilot Galeri ise Ali Miharbi’nin ikinci kişisel sergisini ağırlıyor. Başlığını, Antik Yunanca’daki “Pneuma” kavramından alan sergide sanatçı, galeri mekânını; havaya şekil, renk ve ses vererek onu yönlendirdiği bir deney alanına dönüştürüyor.
3 Haziran’a kadar vaktiniz var.
Beyoğlu taraflarında olacaklar için Mısır Apartmanı’ndaki Pi Artworks güzel bir seçenek. Susan Hefuna’nın “Crossroads” videolarından mini bir seçki sunan “Angst Eats Soul”, sanatçının süslemeden arındırılmış ifade dilinin kapılarını açıyor. Video sanatında farklı bir dil geliştiren Hefuna’nın ufuk açıcı işlerini görmek için son tarih 17 Haziran son gün.
Popüler kültüre farklı bir yaklaşım
Nişantaşı civarındaysanız ilk durağınız Galeri Merkür olabilir.
Şeyda Cesur, popüler kültüre dair imgeleri, realite ile bağını kopararak el aldığı sergisi “Kuş Dili”nde, kullandığı sembolik dil ile ilgi çekici işlere imza atıyor. “Kuş Dili”nin altıncı duyumuz varsayılan algıya bir gönderme olduğunu belirten Cesur; renk, ölçü, doku, biçim bakımından zıtlıklardan faydalanarak yalnızlık, yaşam, ölüm ve hayaller gibi temaları mitolojik anlatımıyla derinleştiriyor. 10 Haziran’a kadar devam edecek sergiyi listenize ekleyin derim.
Yine Nişantaşı’da bulunan Galeri İlayda’da ise Damla Özdemir’in stop motion animasyon ve dijital sanat tekniklerinden beslenerek kendi üslubuyla birleştirdiği kolaj üretimleri sanatseverler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Kültürel kodlamalar, cinsiyet, kimlik, uygarlık, bireyin toplum içindeki aidiyet ve özgürlük alanları gibi yaşadığımız çağa dair güncel meseleleri masaya yatıran Özdemir, “Free Speech Zone” isimli sergisinde çözülmek üzere heyecan verici ipuçları sunuyor. 23 Haziran tarihine dek mutlaka görülmeli.