İstanbul Bienali ve fuarlara az zaman kala Karaköy’e taşınan başlıca sanat galerileri de sezona iddialı giriyor.
İstanbul’un önde gelen galerileri, güçlerini birleştirerek tek bir sokakta toplandılar. Ziyaretçi sirkülasyonu açısından verimli olacak bu kararla, biz izleyiciler için de yeni bir sanat rotası doğmuş oldu. Karaköy’ün yıldızı bu yıl daha da parlayacak gibi görünüyor.
Kadınlara biçilen rolü işliyor
Kolektif bir sanat alanı olmak üzere tasarlanmış yeni binayı paylaşanlardan Pi Artworks, sezonu Nancy Atakan’ın kişisel sergisiyle karşılıyor. Cinsiyet politikaları, dil ve kadınlık gibi kavramları irdelediği başarılı çalışmalarıyla tanıdığımız Atakan’ın, son dönem keten ve keçe üzerine nakış işlerini bir araya getiren “Çizgiler Camiası”, dişi soy bağları ve kuşaklararası aktarıma dair en öznel ve yerel hikayeleri geniş tarihsel anlatılarla örerek modernizmin Türkiye’deki izleğinde kadınlara biçilmiş olan rolü işliyor. Küratörlüğünü Aslı Seven’in üstlendiği sergi, 11 Eylül tarihinde kapılarını açacak.
Alt komşusu Galeri Nev ise yeni adresinin kutlamasını İnci Eviner sergisiyle yapıyor. Geçtiğimiz yıl İstanbul Modern’de izlediğimiz retrospektifinde hakim olan anlayışın bir uzantısı niteliğindeki “Ufkun Altında”, Eviner’in galeri mekânına eklemeler yaparak yarattığı ve ara alan olarak adlandırdığı mimari düzenlemelerle sergilenecek iki video çalışmasını içeriyor.
Makineleşen insanın hikayesi...
artSümer, Erdal Duman ve Gözde İlkin’in heykel ve yerleştirme çalışmalarını izleyiciyle buluşturan “Casus Belli” sergisiyle sezona merhaba diyor. Aynı güzergahtaki tüm galeriler gibi 11 Eylül tarihinde açılacağını da belirtelim. Taze sanat kompleksine dahil olan diğer galeri Mixer, insanın makineleştiği, makinelerin insansılaştığı ve çağdaşın sürekli sorgulandığı bir dönemde teknoloji ve insan ilişkisine değinen “o+oma+a” başlıklı karma sergiyle yeni mekânını görücüye çıkartıyor. Ahmet Duru, Ali Elmacı, Ali Şentürk, Alican Leblebici, Gökçen Dilek Acay, Nur Gürel gibi başarılı sanatçıların işlerinden oluşan heyecan verici bir seçki bizi bekliyor.
Semte renk getiren bir diğer galeri SANATORIUM, yağlı boya ve akrilik resimleri, karakalem desenleriyle tanıdığımız Kemal Özen’in “Yapay Cehennemler” isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapacak. Sanatçı, tanık olduğu, okuduğu, duyduğu olayları, yaşadığı coğrafyanın sosyal katmanlarında gerçekleşen karanlık olaylarla iç içe geçen trajedileri ve bu dünyayı insanın kendisine yaşaması güç bir yer haline getirmesinin cevaplarını, yeni medyum ve denemeleri ile izleyiciye sunmaya hazırlanıyor.
Mixer, teknoloji ve insan ilişkisine değinen sergisiyle öne çıkıyor.
Toplama kamplarının fotoğrafları
Çağdaş sanat sahnemizin önemli aktörlerinden Galerist ise işlerini beğeniyle takip ettiğim TUNCA’nın solo sergisiyle sezon açılışını yapacak. Sanatçının son dönemde ürettiği kağıt üzerine çizimler ve heykelleri bir araya getiren “Terra Amata”da, aynı zamanda galerinin mimarisini sorgulayan, mimari yapıyı hem bir nesne hem de bir mekân olarak ele alan bir müdahale sunuluyor. TUNCA’nın Polonya’daki Auschwitz-Birkenau Toplama Kampları’nı gezerken çektiği fotoğrafları esas alan çalışmalar, gerek çok katmanlı tarihsel içeriği gerekse de yetkin bir elden çıkan biçimselliğiyle sezonun kaçırılmaması gerekenlerinden. Sergi, 7 Eylül tarihinde kapılarını açacak.