Tüm dünyada sanatın elinin değmediği sektör neredeyse kalmadı diyebiliriz. Bana göre en dikkate değer olanı ise parfüm sektörü. Koku, insan zihninin en derin noktalarına hapsolarak ömür boyu bilinçaltı düzeyinde de olsa varlığını sürdüren, en etkili fenomenlerden biri. Kokunun, hisleri harekete geçiren, psikolojik bağlamda uyandırıcı niteliği; onu tıpkı resim, müzik gibi ruhsal ve bilişsel düzeyde etkin bir öğe haline getiriyor. Parfüm ise yapım sürecinin zihin ve burunlardaki başlangıcından üretimine dek tıpkı bir sanat eseri gibi özenle işleniyor. Tasarımcısının elinden çıktıktan sonra kullanıcısının duyularına hitap edene kadar bu niteliğini koruduğunu söylesek yanılmış olmayız.
Beni bu düşüncelere yönelten ise son dönemde koku ve çağdaş sanat arasındaki ilişkiye dair örneklerin çoğalması oldu. Bunlardan en sonuncusu, kişiye özel koku tasarımı ve niş parfüm üretimi konusunda önde gelen markalardan Niche & Co.’nun 42 Maslak’taki şubesinde açılan Barış Sarıbaş sergisi. Ürünlerini, Türkiye’de ilk defa esansı ön plana çıkaran bir galeri anlayışıyla sunan firmanın; farklı sanat dallarının koku ile arasındaki etkileşimi destekleyerek parfüm algısına katkı sağlama motivasyonuyla başlattığı bu proje daha çok ses getirecek. Her yıl en az beş kez sanatçılara ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerine vitrinlerini teslim etmeyi planlayan Niche & Co., böylece kokuyu somutlaştıran eserler aracılığıyla, genç jenerasyonun da parfüm algısını yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Bunu yaparken avangart ve sürrealist çizgide bir konsept üzerinden ilerlemeyi seçen firmanın ilk sanatçı seçimini oldukça beğendim. Barış Sarıbaş; işlerini takip ettiğim, en son Piramit Sanat’taki sergisinde de oldukça başarılı bulduğum isimlerden biri. Bu işbirliği ile açtığı “Parfümün Dansı” sergisinde yer alan çalışmaları da yine kendine has üslubunu yansıtmakla birlikte projenin içeriğine uyumlu bir görsellik sunuyor. Koku hafızasının beyindeki en güçlü izlerden olduğunu düşünürsek, tıpkı kokunun ölümsüzlüğü gibi insanın da ebediyete dair arzusunu bu fenomen ile ilişkisi üzerinden eserlerine aktaran Sarıbaş, canlı renklerin, dinamik kompozisyonların göz doldurduğu sergisiyle izleyenleri oldukça etkiledi.
Özellikle desen ve çizimlerindeki görsel dilini çok beğendiğim sanatçının; başlığını, ünlü yazar Tom Robbins’in ikonik kitabından esinle seçtiği sergisi; fonda, duyuları ele geçiren muhteşem kokular eşliğinde izleyenlere sıra dışı bir deneyim yaşatıyor. Daha önce İstanbul 74 gibi alternatif platformların düzenlediği etkinliklerin yanı sıra geçtiğimiz yıl Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nin (ANAMED) İstanbul’daki galerisinde izleyiciyle buluşan “Koku ve Şehir” sergisini de bu alandaki odaklanmanın örnekleri olarak gösterebiliriz. Sarkis’in Ariel Sanat’taki sergisine eşlik eden, gül yapraklarından mekâna dolan koku yerleştirmesi de unutamadığım bir başka deneyim.
Aynı içerikleri kullanarak bambaşka bileşimler yaratan parfümörleri de yeni çağın sanatçıları gibi görmememiz için hiç bir neden yok bana göre. Fırsatı olanlar hem göze hem buruna hitap eden eşsiz anlar yaşamak için 42 Maslak’ta bulunan Niche & Co. mağazasındaki sergiyi, 15 Eylül tarihine dek görebilirler. Hatta vaktiniz varsa sanatçının aynı katta bulunan atölyesini de mutlaka ziyaret edin derim.