Mixer ve Galata Rum Okulu'nda devam sergiler çarpıcı ve ufuk açıcı...
İstanbul’un en özel yapılarından biri; Galata Rum Okulu, güncel sanatçılarımız arasındaki en parlak isimlerden Ahmet Doğu İpek’e ev sahipliği yapıyor. Muazzam bir birleşime tanık olacağınız "Günler", sergi mekanına dönüştürülmüş bir okulda, resimden enstalasyona uzanan pratiğiyle adeta çağdaş sanat dersi veren genç bir yeteneğin ikinci kişisel sergisi. Aşina olduklarımızın yanı sıra son dönem çalışmalarını da izleyiciye sunan İpek, suluboya, taş baskı, grafit çizim gibi tekniklerde ürettiği birbirinden etkileyici işleriyle ağırlıklı olarak kullandığı kağıda ustaca hükmedebildiğini göstermiş. Malzemeyi resim dilini yansıtacak bir araç değil aksine onu oluşturan bir unsur gibi işleyen İpek’in, sergi hazırlık sürecinde her gün bir resim eklemesiyle büyüyen, 120 parçalık siyah soyut serisi bu ilişkiyi en güzel yansıtan işlerden bana göre.
Yerleştirmeler de resimler kadar etkileyici
Sergiye adını veren bu serinin açtığı kapıdan içeri girdiğimizde ise “Yıldızlar” isimli muhteşem çalışmayla sanatçının iç dünyasından geçerek kendimizinkine dönüyoruz. Siyaha boyalı dev bir kağıdın yüzeyindeki çentikler, bir yandan göz alıcı bir feza imgesine hayat veriyor, diğer yandan zihnimizdeki sınırsız boşluğu gün gün ele geçiren küçük oyukları görünür kılıyor. Sergilendiği karanlık odada seyrine daldığım resmin büyüleyici etkisini uzun süre hissettim diyebilirim. İpek, çatlamış ve dağılmak üzere olan kaya kütlelerini, altın tozu müdahaleleriyle onardığı desen çalışmalarıyla ise iyileştirmek, bir arada tutmak, işe yarar hale getirmek fikirleri üzerinden sembolik bir "tamir" gerçekleştiriyor. Sergideki yerleştirmeler de en az resimler kadar etkileyici. Özellikle birinci katta yer alan iş, binanın mimari, tarihsel ve işlevsel belleğini dikkate alarak okunduğunda derin anlamlar kazanıyor. Galata Rum Okulu’nun 4'üncü katındaki Açık Okul Kütüphanesi ise Erinç Seymen’in proje sergisini ağırlıyor. Her iki sergi de 13 Mayıs tarihine dek devam ediyor.
Bilinçaltı ve hafızanın karmaşık ilişkisi
Mixer’de Sırma Doruk ve Deniz Derin Akıncı'nın işlerini buluşturan “Kapsama/Kavrama” adlı ortak sergi, tek bir çatı altında iki farklı sanat pratiğinin uyumlu diyaloğuna sahne oluyor. Sırma Doruk’un psikanalitik teorinin gündelik hayata tezahürünü irdelediği çalışmalarını epey özgün buldum. Videolarındaki döngüsel imajlar ve farklı medyumlardaki yerleştirmeleri, bilinçaltı ve hafızanın gerçeklikle olan karmaşık ilişkisini sade bir dille sorgulatmayı başarıyor. Diğer tarafta Deniz Derin Akıncı'nın yapıtları ise günlük rutinimizde yer edinmiş nesneler aracılığıyla cinsiyet rolleri, toplumsal kimlik ve statü gibi kavramları masaya yatırıyor. Kız-erkek kimliğini renklerle özdeşleştirerek tüketim olgusuna uyarlayan zihniyeti eleştirdiği işi ve çeşitli pantonelerde sıralanmış bilgisayar mouse’u yerleştirmesi serginin öne çıkanlarıydı. Sırma ve Deniz’in ortak çalışmalarındaki bütünsellik de izleciyi tatmin eden nitelikte. 29 Nisan’a dek sürecek olan bu sergiyi kaçırmayın derim.