Öncelikle, İhsan Oturmak’ın İstanbul’daki ilk kişisel sergisi 12 Şubat’ta Depo’da sanatseverlerle buluştu. Daha evvel bir röportajı ile tanıdığım, 1987 Diyarbakır doğumlu sanatçının ilginç hikayesine bu sergide bir kez daha tanık olmak benim için oldukça farklı bir deneyim oldu. Çalışmalarında biriciklik, militarizm, eğitim, ceza, inkılap ve ihtilal gibi konular üzerine eğilen sanatçı, bu kavramları açabilmek için 2011’den bu yana çeşitli bölgelerdeki köy okulları, camiler ve cezaevlerinde araştırmalar yaparak belge niteliği taşıyan materyaller topluyor.
İhsan Oturmak - letter revolution
Hem bu ilginç ilham kaynakları hem de oldukça naif karakteri ile Oturmak, Rotary, Akbank Sanat ve Art Revolution Taipei gibi önemli sanat yarışmalarında ödüller kazanmış ve 2013’te Louis Vuitton, Paris’te düzenlediği sergisi ile de oldukça ses getirmişti. Başarıları ile uluslararası düzeyde bir görünürlük kazanmış olan sanatçının bu sergisi için bir araya getirilen, siyah, mavi formalı çocuk kümeleri tekrar duygusu uyandıracak şekilde kurgulanmıştı. “Üç Kusurlu İşlem-Aşiret, Mektep, Medeniyet“ isimli sergide sanatçı aşiretten mektebe doğru bir seri üretim gibi ilerleyen medeniyet anlatısını ve devletin kutsal işlemler olarak tasarladığı toplumsal kontrol mekanizmalarını ele alıyor. 13 Mart tarihine dek izleyebileceğiniz sergi öğretme, eğitme ve hizaya getir e olgularına da eleştirel bir gözle bakma şansını beraberinde getiriyor.
Bu haftanın önemli sergilerinden bir diğeri ise 18 Şubat’ta Dirimart Galeri’de izleyici ile buluşan; Wang Qingsong’un “Tek Dünya, Tek Rüya” başlıklı sergisi. 1966 Çin doğumlu Qingsong’un İstanbul’daki bu ilk kişisel sergisinde sanatçı, 2004-2014 y ılları arasında gerçekleştirdiği çalışmalarından bir seçki sunuyor. Dünyevi ile manevi olan arasındaki belirsiz sınıra işaret eden sekiz fotoğraf çalışmasını bir araya getiren sanatçının sergide yer alan en dikkat çekici işi ise en iyi üniversite ve şirketlerin logolarını, renkli tebeşirlerle çizdiği dev karatahtadan oluşan diptik çalışmasıydı kanımca. Sergi 13 Mart’a dek görülebilir.
Kadına şiddete hayır!
Canan’ın 15 Ocak’ta Rampa Galeri’de açılan sergisini de geçtiğimiz haftalarda görme fırsatı yakaladım. “Işıl Işıl Karanlık” adlı sergi; video heykel, resim ve kolaj çalışmalarıyla kadına yönelik şiddet konusuna derinden değiniyor. Hem de feminist bir kadın olarak ben buradayım diyen, bangır bangır bağıran ve adeta meydan okuyan işlerle. Sergi kaotik olayları tüm çıplaklığı ile gösterirken yaşam sürdüğü müddetçe ufacıkta olsa insanın içinde var olan umut ışığını da es geçmiyor. Mekanın en sonunda beliren ‘Zifiri Karanlık’ isimli eser ise bu umudu tarif eden en iyi çalışmaydı kanımca.
Neon ve pleksi malzeme ile üretilmiş bu iş isminin aksine ışık saçıyor. Ölümü bile göze alarak umut yolculuğuna çıkan Suriyeli göçmenleri konu alan bu çalışma ironik yapısı ile oldukça önemli. Sergi 27 Şubat’a dek mutlaka görülmeli.
Wang Qingsong - One World, One Dream