Hafta sonu planlarınıza dahil edebileceğiniz sanatsal etkinlikler için güncel sergiler listeme bakmanızı öneriyorum. Çarpıcı eserlerle karşılaşacaksınız...
Galerist, birbirinden başarılı dört sanatçının işlerini Derya Yücel küratörlüğünde bir araya getiriyor. Başlığını, Anthony Doerr’in kurgusal-tarih romanından alan “Göremediğimiz Tüm Işıklar” sergisi, hafıza, gelecek, bilgi, kavrayış ve umudun metaforu olarak “ışığın”, görülüp ulaşılamayan yanına odaklanıyor. Her bir ismin, kendi bakış açısını ve sanatsal pratiğini yansıttığı işler sergi mekanıyla da uyumlu bir diyaloğa giriyor. İzleyiciyi ilk karşılayan yerleştirmede, ahşap mekanik düzenekte devamlı yarım daire çizen bir el formu bende tamamlanmamışlık ve monotonluk çağrışımı yaptı. Altında devlet, birey, ebeveyn, toplumsal ilişki ve alt yapı gibi pek çok katman barındıran işiyle Hera Büyüktaşçıyan, yine beni etkileyen isimlerden oldu. Burcu Yağcıoğlu’nun göz alıcı desenlerindeki imge ve hikayelere bu kez betondan yapılmış çerçeveler eşlik ediyor. Eserleri heykelleştirerek bambaşka bir boyuta taşıyan bu malzemenin ağır ve durağan görüntüsü ile işlerdeki kırılgan yapı güzel bir birliktelik oluşturmuş.
İzleyiciyi sarsan çalışmaları görün
Severek takip ettiğim bir isim olan Tunca ise politik olduğu kadar insancıl bir temanın etrafında resmettiği çalışmalarıyla göz dolduruyor. Ustaca işlenmiş suretler tarihi birer envanter gibi sıralanmışken hem kaybedişi hem de umudu aynı anda akla getiriyor. Toplumsal düzlemden bireye yansıyan travmaların karanlık yüzüyle bizi karşı karşıya getiren Tunca, gerek görselliğiyle gerek alt metinleriyle izleyiciyi sarsan işler ortaya koyuyor. Sergide Deniz Gül’ün çarpıcı video çalışması ve farklı malzeme kullanımıyla adeta heykele dönüştürdüğü çamaşırlardan oluşan kavramsal yerleştirmesi de öne çıkıyor. Taşıdığı anlamlarla, sanatın üstlendiği ve içerdiği pek çok aydınlatıcı noktaya ışık tutan çalışmaların yer aldığı sergi, 11 Şubat’a dek açık kalacak.
Empire Project, usta ressamlarımızdan Mehmet Güleryüz’ün kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının desen çalışmalarını bir araya getiren “Rağmen” isimli sergi, Güleryüz’ün 60 yıla yaklaşmış kariyerinin son dönemine ait yapıtlarını izleyiciye sunuyor. Teknik yetkinliğin yanı sıra eleştirel düşünce yapısı, gözlemci yaklaşım ve felsefi derinliğiyle öne çıkan işler, bana Güleryüz’ün ustalığını bir kez daha hatırlattı. 17 Mart’a kadar devam edecek olan sergiyi mutlaka görün derim.
Toplumsal krizi çağrıştıran imgeler
Galeri Nev İstanbul’da açılan, Maro Michalakakos’un İstanbul’daki ilk kişisel sergisinde, sanatçının farklı dönem işleriyle birlikte üç metre uzunluğundaki kadife yerleştirmesi oldukça etkileyici. Benim favorim ise suluboya desen çalışması oldu. Mitolojik hayvanları canlandıran bu eserde, güzellik, korku, şehvet ve zulüm gibi tezatları bir arada bulabiliyoruz. Sergiyi 4 Mart’a dek ziyaret edebilirsiniz.
Art On İstanbul ise genç sanatçı Olcay Kuş’un “Yokuş Yukarı“ isimli kişisel sergisine yer veriyor. Politik içerikli tuvalleri ve desenlerinin yanı sıra sokak sanatını referans alan gazete kâğıdı, sprey boya gibi malzemelerle ortaya koyduğu işleri, kâğıt hamurundan heykelleri öne çıkıyor. Eleştirel ve hicivli bir yaklaşımla gündelik hayatın parçası olmuş toplumsal krizleri imgeleştiren sanatçının eserlerini görmek için son gün 18 Şubat.