Sezonun hareketli gündemi geride kalırken galeriler de yaz sergileriyle İstanbul’un nabzını tutmaya devam ediyor. Çukurcuma’dan Balat’a uzanan sanat rotasındaki Haziran sergilerini ajandanıza eklemenizi öneririm.
Bağımsız ve alternatif yapısıyla her daim takibimde olan Depo İstanbul, Sena Başöz’ün “Hafiflemeye Dair” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının, geçtiğimiz yıl katılım hakkı kazandığı Cité Internationale des Arts misafir sanatçı programı süresince yaptığı araştırmalar ve odaklandığı konular etrafında şekillenen sergi; ölüm, yenilenme, iyileşme ve özgürleşme kavramlarını ele alıyor. SAHA Derneği’nin prodüksiyon desteği ile hayata geçirdiği sergisinde Başöz, geçmişimizde yatan travmaların çözümlenmesine yönelik arayışında, hatırlama ve dile getirmeden farklı daha deneysel yöntemler üzerinde duruyor. Başöz’ün üretimlerinde kullandığı çeşitli materyal ve medyumlar benim oldukça dikkatimi çeken bir nokta. Bu sergisinde de desenden videoya uzanan geniş bir yelpazede yapıtlar görmek mümkün. Söylemini yalın ve sembolik bir dil ile ifade etmeyi tercih eden Sena Başöz’ün sergisi mutlaka ziyarete değer, 1 Temmuz’a dek vaktiniz var.
Pi Artworks, soyut dışavurumcu sanatçılarımızın öncülerinden Kemal Seyhan’ın kişisel sergisini izleyiciyle buluşturdu. “Adsız / Poetics of Inner Space” başlığını taşıyan sergi, Seyhan’ın malzeme konusundaki yetkinliğinin göstergesi olan resimleri ile ilk kez görücüye çıkan heykel çalışmalarını içeriyor. Çıkış noktasına, Fransız filozof Gaston Bechelard’ın kitaplarının kaynaklık ettiği sergi, Seyhan’ın rafine edilmiş soyut ifadeciliğini, öğrencilik yıllarından itibaren üzerine zihin yorduğu mekân kavramıyla birleştiriyor. Seyhan’ın izleyinin algısında, mekâna dair yeni olanakların resmini çizdiği yapıtlarını ilgiyle izleyeceğinize eminim. 30 Haziran’a kadar görülmeli.
Çukurcuma’daki Pg Art Gallery’de devam eden, Elsa Ers’in “Yokluğunda” başlıklı kişisel sergisi sanatseverleri bekliyor. Üretimlerinde çoğunlukla kültürel kimlik, aidiyet, yer değiştirme gibi konuları masaya yatıran Ers, bu kez ölü doğa tabirinden yola çıkarak doğanın ölümünü odağına alıyor. İnsan eliyle zarara uğratılan doğanın en görkemli parçalarının, gerçek anlamıyla öldüklerinde bile yaşamın değerini hatırlatan büyüleyici bir görsellik sunduğunu tuvallerinde betimleyen Ers’in, bu resim dizisi oldukça etkileyici. 20 Haziran’a dek devam edecek olan sergiyi görmenizi öneririm.
SANATORIUM’da ise Çağla Köseoğulları’nın “Karanlık Dönerken” isimli kişisel sergisi devam ediyor. Sanatçının, aşina olduğumuz kâğıt üzerine mürekkep işlerinin yanı sıra video çalışmasının da yer aldığı sergi, hafızamızda yer etmiş silik ve soyut görüntülerin zamansızlıkla birleşiminin resmini çiziyor. 1 Temmuz tarihine dek izlenebilir.
Balat’a yolu düşenler ise Apolonia Sokol’un İstanbul’daki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapan The Pill’e uğramayı ihmal etmesinler. İlgi çekici renk ve tonlarla kendine özgü bir imza attığı resimlerinde, zamansız ve mekânsız bedenlerin özgürlük arayışını konu ediniyor. 31 Temmuz’a dek görülebilecek sergiyi, rotanıza ekleyebilirsiniz.