İstanbul Modern, Türkiye güncel sanatının en üretken ve sıra dışı sanatçılarından İnci Eviner’in retrospektif sergisini sanatseverlerle buluşturdu.
Çok yönlü sanat pratiği ile öne çıkan Eviner’in “İçinde Kim Var?” isimli sergisi, 1980’lerden günümüze uzanan üretim sürecine ışık tutuyor. Sanatçının, desen, resim, fotoğraf, video ve yerleştirmelerinin başarılı bir küratoryal sunumla bir araya getirildiğini görmek beni heyecanlandırdı.
Alıştığımız retrospektiflerden farklı olarak kronolojik bir düzen yerine eserlerin kendi içlerindeki diyalog ve görsel ahenklerinin gözetilmesi yerinde bir yaklaşım olmuş. İç bükey duvarlar, ana mekandan bölünmüş kısımlar ve labirenti andıran mimari kurgusuyla sergi tasarımı izleyicinin algısını bir dağıtıp bir topluyor. Bu dinamik yapının yukarıdan geniş bir perspektifte izlenebilmesi için sergiye özel üretilen çelik merdivenler ise hoş bir detay olmuş. Genel itibariyle serginin de adeta tek bir yerleştirme gibi bütünsellik taşıdığını söyleyebiliriz.
Eserlerin alt metinleri çok güçlü
Eviner, kadın, cinsiyet, kimlik kavramlarına ilişkin güncel ve özgün söylemler taşıyan işleriyle beni hep etkilemiştir. Bu sergide de sanatçının toplumsal, politik ve sosyo-kültürel zeminde yükselttiği görsel dilin ağırlığı hissediliyor.
Özellikle desen ve çizgiyi merkeze alarak eserler üreten İnci Eviner’in zamanla değişen ve katmanlanan imge dünyasına tanık olmak güzel bir deneyimdi. Sanat tarihi, mitoloji, illüstrasyon gibi pek çok farklı disiplinden ilham alan sanatçının, suluboya desen ve kolaj tekniği ile ürettiği vücut parçaları serisi daha en başta serginin sarsıcılığına dair ipucu veriyor.
Benim en beğendiğim işlerden biri “Evden Kaçan Kızlar” videosu oldu. Kendi etrafında dönen bir kameranın yakaladığı düşündürücü görüntülerle, fondaki müziğin geleneksel ama huzursuz edici ritminin birleştiği bu eserden etkilenmemek mümkün değil. Erken dönem işlerinden olan “Gövde Coğrafyası“ serisi ise sanatçının üst düzey malzeme yetkinliğini gösteriyor. Eviner, kontrplak üzerine bakır kaplama ve deri kullanarak yarattığı soyut düzlemi resim olmaktan çıkartıp adeta heykele dönüştürüyor. Tuval ve kağıt üzerine akrilik, serigrafi, mürekkep ile resmettiği siyah beyaz işlerin doyuruculuğuna çeşitli malzemelerle oluşturduğu yerleştirmeler eşlik ediyor. Siyasi göndermelerin de eksik olmadığı bu çalışmalar sanatçının üretkenliğinin en büyük göstergeleri.
Yeni video işi “Bana Kötü Bir Şey Oldu”yu da bu sergide görmek güzeldi. Önceden tanıdığımız videosu “Parlamento” ile alt metinleri çok güçlü olan “Kırık Manifestolar” ise ironik imgelerin dışavurumu olarak serginin öne çıkanları arasında.
Serginin tek bir yerleştirme gibi bütünsellik taşıdığı söylenebilir.
Gerçeküstü atmosferde kaybolun
Beni en çok etkileyen işlerden biri de “Patlamaya Hazır Yürek” oldu. Tüm bir duvarı kaplayan soyut desenlerle intihar bombacısı görüntüsünün birleşimi, dekoratif bir duvarın taşıdığı ağır gerçekliği gösteriyor. Bu çok yönlü yerleştirmeyi görselliği ve anlamı açısından başarılı buldum. Her bir eserin ayrı ayrı değerini bulduğu bu gerçeküstü atmosferde kaybolmamak elde değil. Türkiye’deki çağdaş sanatın gelişiminde etkin rol oynayan önemli sanatçımız İnci Eviner’i böylesi bir retrospektif ile taçlandıran İstanbul Modern’i de kutluyorum. Bu öncü ismin yarattığı zengin evrene tanıklık etmek için 23 Ekim’e dek vaktiniz var.