Genç, yeni ve farklı...

Zilberman Gallery, bu yıl 8’inci defa “Genç Yeni Farklı” sergisini gerçekleştiriyor. Çalışmalar etkileyici ve ufuk açıcı...

Türkiye’deki çağdaş sanat üretiminin çeşitlilik içerisinde ilerlemesi hem sanatseverler hem de sanat profesyonelleri tarafından önemsenen bir konu. Her yıl mezun olan onlarca pırıl pırıl genç, piyasa dinamiklerine ayak uyduramadığı ya da ticari kaygıların hakim olduğu bu ortamda ayakta kalamadığı için bizler daha isimlerini bile duymadan kayboluyor. Gerek nitelikli sanatçı profili gerekse de yurtdışı görünürlüğü ile öne çıkan Zilberman, yıllar önce imza attığı bir projeyi başarıyla sürdürüyor. Her sene aynı dönemde ülke genelinde duyuru yaparak başvuruları kabul eden galeri, genç sanatçıları desteklemek amacıyla sürdürdüğü “Genç Yeni Farklı” sergisinin 8’inci edisyonunu gerçekleştirdi. Projede 35 yaş altı sanatçılara yönelik bir görünürlük alanı sağlanmasının yanı sıra maddi teşvik desteği ile de geleceğin üretimlerine katkıda bulunulmuş oluyor. Başvuruları değerlendirmek üzere bir araya gelen ve her yıl değişen jüri ekibinde bu kez ben de yer aldığım için çok memnunum. Serginin küratörü Nazlı Gürlek, başarılı sanatçılarımızdan Burçak Bingöl ve küratör Mari Spirito ile birlikte, genç üretimlerin nabzını tutmak, ileride sanat ortamına dahil olacak yeteneklerle şimdiden tanışmak çok keyifliydi.

Haberin Devamı

Sanatçılar özgürlük alanı buldu

Sergi seçkisini meydana getirirken kişisel zevklerimizi temsil etmeyen objektif ve ortak fikirlerde buluşmayı önemsedik. İşte bu noktada yaratıcılığı ile zihinsel derinliğini bir araya getirme yetkinliğine ulaşmış, dekoratif ya da illüstratif sınırlarda takılı kalmamış, olabildiğince özgün işlere şans vermeye özen gösterdik. Projenin şartnamesi gereği herhangi bir konu ya da malzeme kısıtlaması olmaması, birbirinden farklı teknik, malzeme ve kavramsal açılımlarda ortaya konmuş yeni sanatsal söylemleri derlememizi mümkün kıldı. Her bir çalışmanın sanatçısına dair bir cesaret ve özgürlük sembolü olarak kendine yer bulduğu sergide, güncel pratiklerle paralellik taşıması ve toplumsal, bireysel ya da kültürel bir meseleye parmak basması açısından dikkatimi çeken işlerden bahsetmek isterim.

Haberin Devamı

Şiddet içerikli sarsıcı görseller

Ayşe Hilal Ateş’in “Taze Nane Sabunu” isimli video ve enstalasyon çalışması, oldukça kişisel bir kaynaktan beslenip evrensel bir söyleme erişen çok katmanlı bir iş. Sanatçı, babaannesinin mezar toprağında yetiştirdiği nanelerden kendi emeğiyle sabun elde ettiği çift kanallı videosunu, bu nane sabunu ile birlikte sergiliyor. Nanenin ferahlatıcı kokusu eşliğinde bir yok oluş ve yeniden yaratım öyküsü izlediğimiz çalışma, izleyiciyi duygusal bir sömürüyle baş başa bırakmadan kaybolmaya karşı bir direnişi anlatıyor. Cihad Caner’in “Soyut Şiddet” isimli işi de bana göre öne çıkanlar arasında. Son dönemde küresel gündemin en önemli parçası olan savaş ve göç konularında dijital çağın olanaklarıyla sürekli dolaşımda kalan şiddet içerikli görselleri, bağlamından koparılmış imgelere dönüştüren sanatçı, yabancılaşmaya parmak basıyor. Günlük rutinimize dahil oldukça tamamen kanıksadığımız bu birikim, hepimize adeta soyut birer görsel öğe gibi geliyor. Caner’in işini bu açıdan düşündürücü ve derinlikli buldum. Müge Yıldız’ın videosu ise felsefi alt metniyle ilgimi çekenlerden. Eski bir asansörün bitmeyen bir tekrar içinde gidip geldiği “Either/Or”, izleyiciyi, Kierkegaard’ın pasajlarıyla sonsuz döngü üzerine düşünmeye itiyor. Siz de gelecek vaat eden yetenekleri keşfetmek istiyorsanız, 29 Temmuz’a kadar vaktiniz var.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR