Yapı Kredi Kültür Sanat, geçirdiği renovasyonun ardından üç önemli sergi ile sanat dünyamıza geri döndü.
İstiklal Caddesi’nin zamana meydan okuyan sembolü, yıllar boyu hem içeriğiyle hem düzenlemesiyle pek çok zengin sergiye ev sahipliği yapan Yapı Kredi Kültür Sanat, geçirdiği renovasyonun ardından yakın zaman önce aramıza döndü.
Bu vesileyle İlhan Koman’ın Akdeniz Heykeli’ni de ait olduğu yerde görebilmek çok güzel. Kurum, şu günlerde üç farklı sergiyle sanatseverleri ağırlıyor. Küratörlüğünü Nazlı Pektaş’ın üstlendiği “İntihal mi? Hal mi?” başlıklı sergi, önde gelen güncel sanatçılarımızı bir araya getiren, oldukça etkileyici bir grup seçkisi. Özellikle son yıllarda sanat üretiminin de ana temalarından biri haline gelerek çokça konuşulan intihal kavramına yönelik tartışma ortamı sunan sergi, oluşum süreciyle de içeriğini derinleştirmiş. Küratörün davetiyle, birbirleriyle eşleşen sanatçılar; önerilen, hazır bir konu olmaksızın başlığa taşınan sorunun cevabını yeni üretimleri aracılığıyla bulma yoluna gitmişler. Ancak buradaki önemli nokta, sanatçıların, birbirlerinin daha önceki çalışmalarından hareketle yeni iş ortaya koyması. Sergide, altı yeni çalışma ile birlikte onların kaynağına işaret eden altı eski yapıt yer alıyor. Ortaya çıkan işler, bir şekilde ortak bir zemin ya da anlatı etrafında şekilleniyor gibi görünse de aslında özgünlük dediğimiz kavramın, tek ve eşsiz olma iddiasından bağımsızlaştığını fark etmemizi sağlıyor. Aşırma anlamına gelen intihal sözcüğünü, hazırlık aşamasından sergilenişine dek adeta bir performansa dönüştüren küratör ve sanatçıların; “yeni” sıfatına getirdiği anlam katmanları keyifli bir keşif vadediyor. Çağrı Saray, Erinç Seymen, Ferhat Özgür, Mehtap Baydu, Özlem Günyol & Mustafa Kunt ve Necla Rüzgar’ın pratiklerine tanık olduğumuz sergide, en çok etkilendiklerim arasında Ferhat Özgür ve Mehtap Baydu’nun çalışmalarını sayabilirim. Gerek içeriğiyle gerek temasıyla göz dolduran bu sergiyi, 29 Temmuz tarihine dek mutlaka görmelisiniz.
Türkiye’nin ilk sanal sergisi
Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) terimiyle hayatımıza giren dijital fenomenin çok başarılı örneklerini yurt dışında deneyimleme şansım olmuştu. Dünyaca ünlü sanatçı Mat Collishaw’un “Eşikler” sergisi ise Yapı Kredi Kültür Sanat’ın çağımızın trendlerine hızlıca ayak uydurduğunu gösteriyor. Gözlüğü taktığınız anda 1839 yılı İngiltere’sinde kendinizi bulduğunuz mekân, İngiliz bilim adamı William Henry Fox Talbot’ın açtığı, dünyanın ilk fotoğraf sergisinin salonuna dönüşüveriyor. Dijital ortamda inşa edilmiş vitrinlere, eşyalara, yüzeylere dokunurken kulağınıza, sergi açıldığı sırada protesto gösterileri yapmakta olan işçi örgütü Çartistler’in sesleri geliyor. Bu sanal gerçekliğin içinde, yolculuk yapılan zamana ve yeni mekâna adapte olmaya çalışırken gerçekten heyecan verici anlar yaşıyorsunuz. Ben de çağın dinamiklerine entegre olmayı başarmış sanat üretimlerinin artmasını ve teknoloji sponsorluklarına önem verilmesini diliyor, 29 Temmuz’dan önce kesinlikle sergiyi izlemenizi öneriyorum.
Fotomuhabirlerin gözünden Osmanlı’nın son şehirleri
“Osmanlı Sonrasında Devinen Şehirler Basın Fotoğrafçılarının Gözünden Ankara, Belgrad, İstanbul, Saraybosna” başlıklı sergi ise Osmanlı’nın yıkılışından sonra bu kentlerde yaşanan köklü dönüşümün izlerini sürüyor.
1920’li ve 1930’lu yıllarda dönemin önemli gazetelerinin foto muhabirleri tarafından çekilen 200 fotoğraf muazzam bir arşiv çalışmasıyla bir araya getirilmiş. Ziyaretçilerini, fotoğrafların çekildiği şehirleri tahmin etmeye ve araştırmaya teşvik eden sergi, interaktif niteliğiyle keyifli bir deneyim sunuyor. 29 Temmuz son gün.