Spor şıklıkBizim hanımlar pek spor olmayı beceremezler. En spor kılıklarında hatta eşofmanlarında bile bir şıkırtı pırıltı ya da topuklu bir lastik ayakkabı vardır. Şebnem Çapa spor olmayı becerebilen ender hanımlardan. Bunda çok fit olan vücudunun da katkısı yok değil. Palto boyu fazla uzunDilek Hanım olmadı. Doğrusu sizin gibi iyi bir modacı nasıl bu hatayı yaptı bilemedim doğrusu. Mantonuz bari bileğinizin bir karış üstü olsaydı. Zarif ve şıkBir hanım bir gündüz davetine ancak bu kadar şık ve zarif gidebilir. Siyah vücuda oturan elbise, Valentino ceket, siyah zarif Channel çanta, zarif topuklu ayakkabı... Siyah bot giyseydiSarı trençkotu ve Hermes çantasıyla pek hoş bir görüntü yakalayamamış. Aynı trençkotu siyah slim fit bir pantolonla, siyah bot ve çantayla hayal edin. BOŞUNA YILDIZ OLMUYOR...Yeni filminin galasında giydiği Zuhair Murad elbisesiyle şahane görünüyor. Elbise, çok sade bir makyaj, neredeyse sıfır aksesuar ve doğal saçlarla tamamlanmış. Budur!Kızılderili Arap prensesiSüreyya’yı her gördüğümde, herhalde daha şaşıracağım birşey giyinmez diyorum ama her seferinde beni kızgın kumlardan serin sulara götürmeyi becerebiliyor. Bu kıyafet Kızılderili bir kızla, Arap prensesi bir kız karışımı olmuş. Tam bir hanımefendiBenden bu kılığıyla tam not alanlardan, tam bir hanımefendi görüntüsü. Üzerinde fazla veya eksik hiçbir şey yok. Dior elbise, çanta, stilettolar, abartısız makyaj...Perdeyi kesip koymuşArzu Hanım genelde şıktır, zariftir ama bu sefer ki seçimi nedense pek olmamış. Evdeki perdeyi kesip üzerine koymuş gibi olan bluzu ve altındaki bol pantolonu alakalı durmamış. Balon etek yanlış kararSema Hanım, seçtiğiniz elbisenin rengi, kumaşı gayet güzel. Ama keşke etekler balon olmasaydı. Düz kesim bir elbise olmalıydı... Bilekte biten siyah botlar da bu kıyafetle pek olmamış. Öbür sefere inşallah...
Kendimi komple beğeniyorum ve yüzde yüz bir modelimDidem Soydan, alıştığımız bebek yüzlü manken kavramına değişik bir bakış getirdi. Modelliği o kadar kusursuzca yapıyor ki birçok tasarımcı onunla çalışmayı tercih ediyor. Fashion Week’te 19 defilede birden boy gösterdi. Şimdi oyunculukta şansını deneyen Soydan farklılıklarını anlattı.Didem yine şahaneydin İstanbul Fashion Week’te... Çok defileye çıktın değil mi?Evet, 19 defileye çıktım. Tahmin etmediğim bir rakamdı. Ama çok güzel geçti. Ben hep annemle paylaşırım işlerimi, ilk günden beri defilelerime annem de anneannem de gelir. Çünkü onlar hiç acımadan yargılarlar. Yamuk yürüdün, kambur durdun, hepsini söylüyorlar. Bu sene, defilelerde bunun karşılığını aldım. “Oldum” demiyorum ama karşılığını aldım. Çok beğendim seni, ciddi bir yürüyüşün var. Dövmelerin de çok güzel...Ben şöyle bakıyorum; yaptığım şeyi sahiplenmemek olmaz. Dövmeleri çok fazla ön plana çıkartmadan, kıyafetin önüne geçmeden taşımaya çalışıyorum. Yani ben teknik olarak doğru bulmuyorum. Oyunculuk anlamında da modellik anlamında da bu gereksiz bir şey, hem de engelleyici... Oyuncunun ya da modelin kimliksiz olması gerektiğine inanıyorum. Ama dövmelerimi çok genç yaşta yaptırdım. Bu işleri yapacağım hiç aklımda bile yoktu. İstanbul Fashion Week’i nasıl buldun?İlk günden beri içinde olduğum bir organizasyon... Neredeyse altı seneden beri Fashion Lab, Fashion Days, Fashion Week oluşuna tanık oldum. Birazcık klasik olacak ama her sene bir şeyler daha profesyonelleşiyor. İlk Fashion Week mesela çok güzel bir organizasyondu. Amerikalı erkek arkadaşımla iki yıldır beraberimErkek arkadaşın ile ilişkin nasıl?İyi gidiyor, ilişkilerim sabittir zaten. Hiç kısa süren ilişkim olmadı. Ama bunu övünerek de söylemiyorum, bir sürü insanın da bazen denk gelmeyip de kısa sürebiliyor ilişkileri... O bir şans meselesi... İki yıldır sürüyor ve Amerikalı erkek arkadaşım. Altı yıldır Türkiye’de yaşıyor. Arkadaştık sonradan ilişki gelişti. Evlilik ileri de var mı?Evlilik hiç karşı olduğum bir müessese değil. Düşünmüyor da değilim. Belki seneye böyle bir haber olabilir. Gönlümde yatan dönem dizisinde olmakÖzel hayatımda yoğun koşturma arasında podyumdaki kadar şık giyinemiyoruz. Bizimkiler Arnavut, onlar süslü, püslü elbiseyi çok sever. Ben de öyle büyüdüm, halalarıma ve annemlere bakarak. O yüzden dönem dizilerini hayranlıkla izliyorum. Bir döneme ait fotoğraflar, dönem filmleri hep hayatımda olan şeyler... Gönlümde yatan aslen dönem işlerinde yer alabilmek.Diyet yapmıyorum buna rağmen inceyim’Sen nasıl bir kızsın?Evine çok bağlı bir kızım. Çünkü benim çocukluğum babam ve annemin işleri yüzünden çok seyahat ederek geçti, çok ayrı kalarak geçti.Ne iş yapıyorlar?Babam ticaretle uğraşıyor, neredeyse ilkokula başlayana kadar yurt dışındaydık. Çok sıcak ve kalabalık bir aileyiz, onlardan ayrı kalmaya hiç dayanamıyordum. O dönemin bende çok etkisi olmuş, onu hâlâ söylerler. Ailemden uzağa gitmeyi hiç sevmem. Şu an işlerim çok yoğun, bir de zaten boş kalamıyorum. Boş günüm illa kendimle ilgili bir şeyler yaparak geçiyor. Kanepeye uzanıp televizyon izlemek gibi lükslerim yok, çok özeniyorum ama yapamıyorum.Çok fitsin, spor yapıyor musun?Spor yapıyorum ama “Bir senedir yapıyor musun” derseniz, Fashion Week öncesinde dahi yapmadım. Genetikle alakalı. Annen mi?Tam tersi, annem kiloludur. Halalarım, baba tarafım kemikli, zayıf.Diyet yapıyor musun?Hayır, yapmıyorum. Ama şunu es geçmemem lazım; içkim ve sigaram yok. Hayatımda kola, ketçap, mayonez çocukluktan beri yemedim. Modellikten kaynaklı değil. Anneanne ve babaanne ile büyüdüm. Onlar görmediği için eve de sokmuyorlardı öyle şeyleri. Para verirdi anneannem okula giderken aynı parayla geri dönerdim. “Almadın mı bir şey?” derdi, “Dışarısı pis” derdim. Alışkın değildim.‘Çabalarımın sonucunu alırken yurt dışında mankenlik yapmak riskli’Riski seviyor musun? Modellikte mesela hep sınırlardasın...Ben yaptıklarımı risk olarak değil işimin gereği olarak görüyorum. Sınırlarda dolaşayım ki patlama yapsın gibi hiç düşünmedim. İşimin gereği ne gerektiriyorsa onu yaptım. Onca kişinin içinden Uçurum dizisine beni seçtilerse bir uygunluk vardır diye düşünüyorsun. Bu rol bana hemen gelmedi. Yazdan beri görüşmelerine gidiyordum. Bir şeylerin çabasından sonra geldi. İki sinema filminde de yer aldım. Yurt dışında mankenlik yapmak yerine neden oyunculuğa kaydın?Olmadı. Çünkü hiçbir ajansım ve menejerim olmadığı için her şeyim çok yavaş gelişti. Yedinci yılıma giriyorum bu yıl ancak bir dizide rol aldım. Bunun tek olayı, benim reklamımı yapan birisinin olmamasıydı. Magazinel de değildim. Şu anda çabalarımın sonucu alırken her şeyi bırakıp yurt dışına gitmek riskini alamazdım. Gerçekçi düşünmem gerekiyordu. Yurt dışı için daha erken yaşlarda hareket edip daha önceden yönlendirilseydim. Orada bir yaşam kurup, orada devam ederdim. Bu da herkesin harcı değil. Oyunculuk devam edecek mi? Evet, edecek. Çok ilginçtir sizin teşvikinle başladım bu işe. Beni yüreklendiren kişi sizsiniz.Bence modellikten oyunculuğa geçen en iyi kişi Kıvanç Tatlıtuğ’u. Kesinlikle. Şunu da göz ardı etmemek lazım, yeteneği varmış oyunculuğa. Demek doğru yönlendirilseydi, oyuncu olarak da geçiş yapabilirmiş. Fiziğinin verdiği avantajla modelliğe yönlendirmişler zamanında. ‘Modellerin bebek yüzlü olmalı yargısını yıktım’Türkiye’de modellik anlamında estetik nü poz verileceğini gösterdin mi?Benden önce bu işi öğrendiğim Ebru Ürün ve Aylin Arasıl var. Televole sonrası ve öncesi olarak ikiye ayrılıyor ya mankenler, Televole öncesi çok kaliteli mankenler varmış. Benden önce birçok model çıplak poz vermiş. Sadece bunları hatırlanmıyorsunuz şu anda. Onların haklarını yiyemeyiz. Mesela Ebru Ürün çıplak poz verir, ama sana çıplaklık hissi vermez. Giydiği transparan seni rahatsız etmez. Tek değilim ve onlardan örnek aldım. Modellik açısından Türkiye’de çığır açtığın bir nokta yok mu?İnsanların unutulmasını sevmiyorum. Yarın öbür gün benim işlerimde unutulabilir. Benim yaptığım şu oldu; hatlarım çok güzel olarak adlandırılacak türden değil. Ben yüzde yüz bir modelim. Vücudum ve yüzüm buna çok müsait. Beni biraz daha erkeksi yap, erkek defilesine de çıkarım. Türkiye’de androjen tavrına sıcak bakılmasını sağladım. Kusurlarımı örtmek yerine barışıktım. Model denilen kişinin mükemmel yüze sahip olmadığını, yeteneği ile bunu örtebileceğini gösterdim. Biraz da oyunculuk gibi... Oyunculuğa kaymam da bu sebepten de olabilir. Aynaya baktığında en çok hangi hatlarını beğenirsin?Kendimi komple beğeniyorum. Kendimle ilgili bir problemim olmadı. Ergenlik dönemimde burnumu yaptırmayı düşünmüştüm. Geç gelişen bir çocuktum. O yüzden burnum, yüzüm sonradan oturdu. Modeller dalga geçerler, “Gözümüzün önünde büyüdün” diye.
2012 Miss Turkey seçilen Açelya Samyeli Danoğlu, yarışmaya katıldığı için çok memnun. “Artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Güçlü bir insan olduğumu keşfettim. Önceden her şeyi anneme sorardım oysa ki” diyen Danoğlu oyunculuk içinse “Önce eğitim” diyor. Açelya seni 2012 Miss Turkey olarak tanıdık. Nereden aklına geldi bu yarışmaya katılmak? Açıkçası hiç aklımda yoktu ama ailem hep çok istiyordu. Tam tersi olur genelde... Aileler karşı çıkar, sen mücadele edersin... Onlar mücadele etti ben katılana kadar. Ben yine okuldan sonra eve gidip ödevlerimi yapıyordum. Babam “Star TV’de başvuru başlamış, bu sene katıl sen de” dedi. Sonra fikirlerine değer verdiğim insanlara da sordum. Bu bir cesaret değil mi? Kesinlikle...Bu gerçekten özgüven ve cesaret... Gerçekten çok güzel olabilirsin ama bu cesaretin olmayabilir. Çok fazla özgüvenli bir tip misindir?Aslında tam tersi... Utangaç, çekingen bir insandım. Kendime güveniyordum ama çok fazla da değil... Kampın başlarında bu konuda konuşmalar oldu organizatörle... “Biraz kendine güven. Sende tüm malzemeler var ama çok içine kapanıksın” dedi. Yarışmadan sonra da değişen çok bir şey olmadı işin açıkçası, özgüven patlaması yaşamadım. Tabii artık eskisine göre kendime daha çok güveniyorum. Kadınlar normalde birbirini kıskanır, bu bir de yarışma. Kavgalar, dövüşler oluyor muydu?Kavgalar, dövüşler olmadı açıkçası... Yarışmaya girmeden önce bazı arkadaşlarım “Kesin sandalyeni çekerler, topuğunu kırarlar” dedi. Ama sadece ufak tefek sürtüşmeler oluyordu.‘Almanca mütercim tercümanlık okuyorum’Kaç yaşındasın Açelya?20 yaşındayım... 5 Kasım’da 21 olacağım. 91’liyim ben... Almanya’da doğdum, büyüdüm. Babam Uzunköylü, annem HayraboluluAlmanya’da doğdun, büyüdün. Ne zaman geldin Türkiye’ye?7-8 sene önce döndük. Ailem de Tekirdağ’da... Ben de üniversiteyi kazandığım için İstanbul’a yerleştim.Ne okuyorsun? Mütercim tercümanlık okuyorum. Almanca.Tabii sen de modaya uyuyorsun değil mi; dizilerde hemen rol aldın?Evet. Orkid reklamı var. O kampanyayla bağlantılı “Hayat bir podyum, güvenle yürüyorum” sloganıyla yürütülen bir kampanya. O kampanyayla bağlantı Muhteşem Yüzyıl dizisinde iki bölüm oynadım. Orada da “Ben kendime güvendim, dizide oynadım, siz de uygulamaya katılın siz de oynayın” diye bir şey var... Şimdi de teklifler geliyor ama ben inanıyorum ki eğitim almadan yapılacak bir şey değil. Güzel bir çocuk muydun?Benim ismimi Esmeray koyacakmış babam ama sarışın, mavi gözlü doğmuşum. Herkes “Çocuk mankenliği yapsın” diyormuş.Kime benziyorsun? Boyumu babamdan almışım, yüzümü de anneme benzetirler. ‘Annemi sık sık arar ve ne giysem, ne yapsam diye sorardım’Çok güzelsin, insan sana bakarken gözlerini alamıyor. Gözlerinden ziyade bakışların çok güzel... Bu kadar güzel olunca da tabii ki diziye veya sinemaya yöneliyorsun...Dediğim gibi öncelikle ben hiçbir şeyin eğitimini almadan yapmak istemiyorum. Yaparsam iyi yapayım, iyi yorumlar alayım istiyorum. O yüzden öncelikle eğitim alacağım. Ondan sonra da yararlı şeyler yapmak istiyorum. Mesela hayvanları çok seviyorum. Şu an Kurban adlı köpek var, bilmiyorum duydunuz mu? İlaç ve mama aldım. Bu hafta arkadaşlarla gideceğiz. Sana şimdi gelip sorsalar, yeniden yarışmaya katılır mısın?Evet. Çünkü ben, ödül var diye katılmadım. Çok şükür ailem küçüklüğümden beri hiçbir şeyin eksikliğini yaşatmadı... Yarışmanın bana kişisel gelişim açısından çok büyük katkıları oldu. Artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Kendime güvenim kesinlikle çok arttı... Aslında ne kadar güçlü bir insan olduğumu keşfettim. Çünkü daha önce ailemden uzakta yaşasam da (onlar Tekirdağ’da ben burada) hep annemle konuşarak, “Anne ne giysem? Anne ne yapsam?” diye sorardım. Artık pek çok şeyin üstesinden gelebiliyorum.‘Yakından daha güzelmişsin’ diyorlarDüzenli spor yapıyor musun?Yapıyorum. Almanya’da 2-3 sene boyunca voleybol oynadım. Yazın da plaj voleybolu, basketbol sık sık oynarız. Ayrıca yüzüyorum, hentbol da oynadım. Türkiye’de çok fazla vaktim olmadığı için genelde fitness salonundayım. Tacı olan bir güzele nasıl iltifat edilir? Çok güzelsiniz denmez herhalde değil mi; saçma olur sanki... Öyle değil. İnsan duyunca mutlu oluyor, ben mutlu oluyorum. Çok güzelsin dendiği zaman hâlâ mutlu oluyor musun gerçekten?Oluyorum. Mesela Nişantaşı’nda yürürken geliyorlar. “Bence son yıllarda seçilen en güzel Miss Turkey sensin” ya da “Yakından daha güzelmişsin” diyorlar, O zaman daha çok seviniyorum. Bir de özellikle senin değer verdiğin biri söyleyince... Annem, babam söylediğinde hâlâ seviniyorum.