Zihniyet, kurumlar ve gelişme

Haberin Devamı

Bugün yayınlanan nisan enflasyonuna pazar günü bakacağım. Piyasa TÜFE’de nisanda yüzde 1,3, yıl sonunda yüzde 7,5 artış öngörüyor. Ben nisanda daha yüksek (yüzde 1,5) ama yıl sonunda daha düşük (yüzde 6,5) bekliyorum.

Türkiye İhracatçılar Birliği nisan ihracatını açıkladı. Geçen yılın yüzde 2 altında çıktı. Özellikle AB ülkelerine ihracatta ciddi düşüş var. Geçen yazıda değindim. Yüksek petrol fiyatı ile birleşince dış dengede düzelmeyi zorlaştırıyor. Kötü haberdir.

Ünlü kredi değerlendirme şirketi Standart&Poor’s Türkiye’nin notunu bu nedenle durağana indirdiğini açıkladı. Geçmiş performansı ile uyumludur. Etkisi çok sınırlıdır. Nitekim son baktığımda döviz sepeti 2.05 TL’nin altında seyrediyordu.

Nedenselliğin yönü

Kapitalizm sohbetine devam ediyorum. “Sanayi devrimi neden İngiltere’de gerçekleşti?” diye sorduk. Kurumsal iktisat okulunun geliştirdiği analizi kullandık. Farkın kurumsal yapıda yattığını söyledik.

Başka türlü sorabiliriz. Zenginliğin kökeninde ne var? Modern topluma bakınca önce fiziki sermaye birikimi gözleniyor. Makinelerde, teknolojide ve eğitilmiş insan gücünde somutlaşıyor. Onlar varsa yüksek verim yani zenginlik de oluyor.

Ya insanların davranış biçimleri? “Zihniyet” diyelim. İlk bakışta maddi koşulların bir türevi gibi duruyor. Makine stoğunda, teknolojide ve eğitim düzeyinde artışın insanların davranış biçimlerini de değiştireceği hipotezine götürüyor.

Bu anlayış Türkiye’de çok yaygındır. Halbuki kurumsal iktisat tam tersini savunur. Önceliği insan davranışlarını çerçeveleyen yazılı ve yazılı olmayan kurallara verir. Bunlar önce zihinlerde varolur. O nedenle zihniyet kavramını kullandım.

Biraz açalım. Kural nedir? Bireyin kısa dönemli çıkarları ile örtüşmeyen bir davranışı kabullenmesidir. Böylece bireyin kısa dönem çıkarları ile toplumun uzun dönem çıkarları arasındaki çelişkiler çözülür. Kurallarda anlaşma kurumları oluşturur. Kurum hem kurallara uyumu hem kuralların değişimini düzenler.

“Yapanın yanında kalır” zihniyetine bakalım. Kuralı tek başına bozan daima kârlı çıkar. Topluma maliyeti de düşüktür. Ancak kurala kimse uymazsa herkes zarar eder. Toplumsal maliyet çok yükselir. Zenginliğe giden yolu kapatır.

Futbol keşmekeşi

Lafı uzatmayalım. Nedenselliğin yönü bellidir. Gelişmiş ülkelerde kurallara uyulması zenginliğin sonucu değildir. Tam tersine, zenginliği mümkün kılan yüksek verimin nedenidir.

Futbolda yaşanan şike olayı bu çerçeveye mükemmel oturuyor. Futbol dediğin bir top ve üç hakem; makine, teknoloji sorunları yok. Eğitim desen yöneticiler üniversite mezunu seçkinler. Üstelik yazılı kurallar ve kurumsal yapı gelişmiş ülkelerden aktarılmış.

Ama tam bir keşmekeş yaşanıyor. Zor kararlar bir yıldır alınamadı. Kurallar uygulanamadı. Arada keyfi değişikliklere gidildi. Yazılı kuralların yazılı olmayanlarla çeliştiği ortaya çıktı. Türkiye’de gelişmeyi durduran zihniyet sorunlarına iyi örnektir.

DİĞER YENİ YAZILAR