Yunanistan’a bakıyoruz

Haberin Devamı

Elimde olmayan nedenler bu hafta programımı aksattı. Perşembe yazısı bir gün gecikti; pazar yazısı bir gün erken çıkıyor. Maalesef bazen böyle oluyor. Titiz okuyucularımdan özür diliyorum.

Son dönemde Yunanistan krizini ihmal ettim. Daha doğrusu topa dolaylı girdim. Örneğin Yunanistan seçimlerini siyasi dinamikler açısından inceledim. Euro krizinin AB projesinin siyasi geleceği ile ilişkilerini gösterdim.

Bu aşamada kriz özellikle mali piyasaları hırpalıyor. Dünya borsalarında sert düşüşler yaşanıyor. Yüzde 5’e ulaşan kayıplar var. Doğal olarak dünyada dolar talebi yükseldi. Nitekim euro dolar paritesi 1.23’ü gördü.

Döviz sepeti 2.09 TL’den döndü. Nisan dış ticaretine bakarken vurguladım. Kriz Türkiye’de reel ekonomi kanalı üzerinden sıkıntı yaratıyor. Ancak iyi bir gelişme de var. Petrol fiyatı dün 100 doların altına indi.

Ekonomi kolay

Yunanistan krizi teknik bir sorun değildir. Ne olup bittiğini anlamak için iktisatçı olmak bile gerekmiyor. Yunan toplumu uzun süre olanaklarının üzerinde yaşadı. Yani ürettiğinden fazlasını harcadı. Aradaki farkı kamu dış borçlanması finanse etti.

Yunanistan’ın euro’ya katılması sayesinde bu mekanizma yıllarca çalıştı. Ama sonsuza kadar süremezdi. Küresel kriz borç verenleri korkuttu. Yeni borç gelmeyince saadet zinciri koptu. Düzeltme zorunluluğu gündeme geldi.

“Borç yiyen kesesinden” denir. İktisat mantığı denkleme iki yönden müdahale gerektirir. Borçlu devlet borçlanmadan yaşamayı öğrenir. Yani kemerini sıkar. Aynı anda ekonomide üretimi artıracak tedbirler alınır. Böylece sürdürülebilir yeni denge kurulur.

İktisatçıların tümü bu teşhisi kabul eder. Ancak, bu tedavide anlaştıkları anlamına gelmez. Geri planda iki temel soru yatar. Biri düzeltmenin süresidir. Ani mi yoksa tedrici mi? Diğeri düzeltme bedelinin dağılımıdır. Alacaklıların katkısı ne olacak?

Bu iki karar alındıktan sonra iktisatçı kolayca gerekli düzenlemeleri tasarlar. Türkiye dâhil, dünya deneyimi zengindir. Seçilen yola göre kamu harcaması düşer. Vergi artar. Nispi fiyat değişimi yapısal reform üretimi teşvik eder. Bunlar ders kitaplarında bile yer alır.

Siyaset zor

Siyaset olaya yukarıdaki iki soru aracılığı ile girer. Çünkü düzeltmenin süresine ve bedelinin dağılımına teknik cevap aslında yoktur. Yani her süre ve her bedel dağılımına başka bir iktisadi çözüm tekabül eder. Her çözümde ödenen bedel ve dağılımı değişir.

Tercihleri çıkar çatışmaları belirler. Borçlu taraf yavaş düzeltme ve eski borcun silinmesini ister. Alacaklı taraf hızlı düzeltme ve eski borçların tam ödenmesini talep eder. İki taraf da diğerini hırpalayacak kozlara sahiptir. Çözüm bir güç oyununa dönüşür.

Bu nedenle krizin başından itibaren “siyasi bilek güreşi” ifadesini kullandım. Belki poker benzetmesi daha gerçekçi olurdu. Çünkü karşılıklı “blöf” çekilebiliyor. Şu anda o aşamadayız. Yunanistan “euro’dan çıkarım”, Almanya ise “çık git o zaman” diyor.

Sözlerini tutabilirler mi? Yunanistan’ın euro’yu bırakmasını göze alabilirler mi? Kimin eli daha güçlü? Hangisi daha önce pes eder? Cevapları kendilerinin bile bildiğini sanmıyorum. Bu heyecanlı konuya devam edeceğim.




DİĞER YENİ YAZILAR