Yeni milli gelir verileri

Haberin Devamı

Milli gelir muhasebesinde gerçekleştirilen değişimi anlamaya çalışıyoruz. Kolay olmadığını söyleyelim. 10 yıl (39 çeyrek) için iki seride toplam 7000’in üstünde sayının karşılaştırılmasından söz ediyoruz. Toparlanması zaman alacaktır.

Yapılan köklü revizyonu genelde olumlu bulduğumu baştan belirtmeliyim. Bir: 1987 fiyatları anlamsız kalmıştı. Bence 10 yıl önce değiştirilebilirdi. İki: Muhabese metodolojisi eksimişti. Yeni kurallara uyum sağlamak gerekiyordu.

Tartışmalarda gördüğüm bir hataya açıklık getirmek istiyorum. Milli gelirdeki artış bizleri daha zengin mi yaptı? Hayır. Ülkenin üretim gücü ve refah düzeyi nasıl ölçüldüğünden bağımsız olarak neyse odur.

Satın aldığımız otomobil, yediğimiz yemek, oturduğumuz ev, izlediğimiz TV programı, inşa ettiğimiz otoyol vs. bizim tüketim ve yatırımlarımız değiştirilemez olgulardır. Değişen sadece onları ölçmek için kullandığımız sayılardır.

Konut ve gayrimenkul

Milli gelir muhasebesinde yapılan önemli bir yenilik konut ve gayrimenkulle ilgilidir. Milli gelirin temel mantığını hatırlatalım: Sadece piyasada satılan mal ve hizmetleri kapsar. Ama konut bu kuralın dışındadır.

Çünkü aksi takdirde konutta mülkiyet değişimi milli geliri etkiler. Çözüm olarak mülk sahibinin oturduğu konuta da izafi kira yazılması yoluna gidilmiştir. Aynı sorunlar ticari gayrimenkuller için de geçerlidir.

Eski milli gelir serisinde izafi kiraların çok düşük tutulduğu uzun süredir biliniyordu. Ev sahibi olmayan tüketicilerin bütçesinde kira yüzde 15-20 paya sahipti. Ama milli gelirdeki payı yüzde 5 çıkıyordu. Ticari gayrimenkul ise hiç yer almıyordu.

Yeni milli gelir serisinde daha gerçekçi sayılar buluyoruz. Cari fiyatlarla Eylül sonunda biten yılın verilerini kullanıyorum. Konut sahipliği 32 milyar YTL’den 87 milyar YTL’ye yükselmiş. Gayrimenkul kiralama 33 milyar YTL olmuş.

İkisinin toplamı 119 milyar YTL ediyor. GSYH’ya oranlanıca yüzde 14.3 gibi çok daha makul bir sayı elde ediliyor. Yeni seride gayrimenkulden gelen ek katma değer 87 milyar YTL’dir. Bu da yeri serinin milli gelirde yol açtığı artışın yüzde 40’ına eşittir.

Çalışan başına milli gelir

Geri kalan yüzde 60’ın ayrıntılarına daha hâkim değilim. O nedenle geçmişte de kullandığım bir bakkal hesabına başvurdum. Aynı dönem için tarım-dışı kesimde çalışan başına katma değeri (yani milli geliri) hesapladım.

Eski seride eski nüfus sayıları ile eylülde biten yıl için tarım-dışı kesimde çalışan başına düşen milli gelir cari fiyatlarla 33 bin YTL ya da 24.1 bin dolar çıkıyor. Yeni seri ve yeni nüfusla ise 49 bin YTL ya da 36.1 bin dolara yükseliyor. Artış yüzde 50’yi buluyor.

Elimin altında ABD verileri vardı. 2006 için çalışan başına milli gelirin 100 bin dolar civarında olduğunu gördüm. Buna göre Türkiye’de tarım dışı kesimlerde çalışan başına verim ABD’nin dörtte biri iken üçte birine yükseliyor.

Sezgilerim bu sayıyı biraz abartılı buluyor. Başta ücret düzeyi, diğer göstergeler tarafından desteklendiği konusunda şüphelerim var. Dikkat: Bu ilk izlenimdir. Ayrıntılara girince değişebilir.


DİĞER YENİ YAZILAR