Bu yaz sıcaklar geç geldi ama pir geldi. Çocukluğumdan beri nemli Ağustos sıcağından yılarım. Galiba yaşlandıkça rutubete duyarlılığım da arttı. Romatizma falan, tahmin ediyorsunuz.
Eylül-Haziran arası benim için çok yoğun geçer. Şikayet için söylemiyorum. Bir koltuğa çok karpuz sığdırma çabasının kaçınılmaz sonucu. Okulda dersler, televizyon programı, gazete ve dergi yazısı, konferanslar, yurtiçi ve yurtdışı seyahatler, velhasıl bir kargaşadır gider.
Dolayısı ile yazlıkta pillerimi doldurduğum günler büyük önem taşır. Sükunet içinde birbirini tekrarlayan günler beni dinlendirir. Kışın alıp bir kenara koyduğum iktisat dışı kitapları okurum. Bilgisayarımı düzenlerim. iPod’umla meşgul olurum.
Excel programı çöktü
Maalesef bu yaz bunların hiçbirini doğru dürüst yapamadım. Kırk yıldır her yaz tatilini beraber geçirdiğim bir dostum sağlık sorunları yaşadı. Yazlık sitede birtakım tatsız olaylar gelişti. Sanki gizli bir el bütün rutinlerimi bozdu.
Son darbeyi Bill Gates vurdu. Dünyanın en zengin adamı neden seninle uğraşsın diyeceksiniz. Beni tanıdığını ve bana özel bir kastı olduğunu sanmıyorum. Ama sonuç değişmiyor.
Tüm bilgisayar kullananların bildiği gibi, bu aletler en çok gerekli oldukları anda bozulmak gibi bir özellikleri vardır. Murphy kanunları arasında en üst sıraları bilgisayar sürprizleri alır.
İlkbaharda on günlüğüne yurtdışına gittim. İnternetten ekonomik verileri izlemek ve gazete yazıları için her zaman olduğu gibi küçük bilgisayarımı yanıma aldım. Ne oldu? Seyahatin ikinci günü aniden ekranda yürüyen örümcek ağları oluştu. Öyle kaldım.
Neyse ki bu kez makinada bir sorun yok, gayet iyi çalışıyor. Ama tüm verileri izlediğim ve hesaplarımı yaptığım, elim ayağım her şeyim Excel programı çalışmıyor. En az iki günüm internetten tamir paketleri yüklemekle geçti. Beyhude!
Japon romanları
Hikayeyi bilirsiniz. Adam nalbura girmiş. Satıcıdan tuvalet kağıdı istemiş. Çocuk uyanık, müşteriyi eli boş dükkandan yollamaya gönlü razı olmamış. “Tuvalet kağıdı yok ama çok kaliteli zımpara kağıtlarımız var, buyrun bakın” demiş.
Bugün bende de ekonomi yok. Yerine sıkıntılı yaz günlerime biraz renk katan iki Japon romancıyı okuyucularıma önermek istiyorum.
Daha ünlü ve yaşlısı (1949 doğumlu) Murakami Haruki: “Zemberekkuşu’nun Güncesi” (çeviren Nihal Önol, Doğan Kitap, 2005). Japonya’da 1997’de yayınlanmış. Bir dostum önerdi. Son dönemde okuduğum en iyi romanlardan biri çıktı.
Genci (1952 doğumlu) Ryu Murakami: “Emanet Dolabı Bebekleri” (Çeviren Can Erkin, Doğan Kitap, 2008). 1980’de, 28 yaşında iken yazmış. İnsanı derinden sarsan, çarpıcı bir Japonya anlatıyor
Yaz günü güncesi
Haberin Devamı