Üçüncü çeyrekte milli gelir

Haberin Devamı

Bu yıl mali borsalara noel keyfi bir türlü gelemiyor. Yerine papatya falları açılıyor. Yükselecek, yükselmeyecek, yükselecek... Gelişen ülkelerle ilgili tereddütler de artıyor. En azından İMKB haftaya yükselerek başladı.

Ekim ödemeler dengesi açıklandı. Cari işlemler açığı 3.7 milyar dolar çıktı.

Geçen yıl küçük bir fazla vardı. Yeni rekorlara alışın demiştik. Tarihin en yüksek ekim dış açığıdır. Finansman kalitesindeki bozulma da sürüyor.

Cumartesi günü Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından Ankara’da düzenlenen toplantıda Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı’yı dinledik. Sunumu bankanın internet sitesinde var. Bakmanızı tavsiye ederim.

Başçı son metinlere yansıyan yeni yaklaşımı anlattı. Hızlı kredi genişlemesi ve TL’de değer artışı karşısında aktif para politikası uygulanacağını teyit etti. Merkez Bankası’nın yeni tavrı hemen kurları etkiledi. Çok olumlu bir gelişmedir.

Yeni bilgi taşımıyor

Pazar günü bir yenilik de ben yaptım. Yayınlanan milli gelir verilerini sıcağı sıcağına değerlendirmedim. Arşive bakmadım ama sanırım ilk kez oluyor. Halbuki milli geliri gösterge hiyerarşisinin en tepesine koyduğum biliniyor.

Neden böyle oldu? Çünkü açıklanan milli gelir sayılarının konjonktür açısından mevcut bilgi setimize fazla bir şey eklemediğini düşünüyorum. Doğrusu şaşırdım diyemem, bekliyordum.

Bir an için milli gelir verilerini unutalım. Diğer verilerden kestirdiklerimize göz atalım. İç talep hızla artıyor. Başı özel tüketim harcamaları çekiyor. Özel kesim yatırımları yükseliyor. İnşaat kesiminde canlılık sürüyor. İhracat duraklıyor.

İthalat patlıyor.

Yukarıdaki paragraf sadece üçüncü çeyreği anlatmıyor. Türkiye ekonomisi bir buçuk yıldır bu çizgi üzerinde gidiyor. Ayrıca sonbahar aylarında (yani dördüncü çeyrekte) aynı konjonktürün sürdüğünü izliyoruz.

Geriye ne kalıyor? Ayrıntılar. Elbette profesyonel iktisatçılar ve piyasalar için bunların da değeri var. Şeytanın daima ayrıntılarda gizlendiğini unutmayın. Sırası geldikçe bazılarına ben de bakacağım.

Yavaşlar mı?

Böylece konjonktür analizinin en zor sorusuna geliyoruz. Üçüncü çeyrek milli gelir verilerine bakarak bundan sonrası için bir kestirme yapabilir miyiz? Daha açık soralım. Verilerde iç talebin ve dolayısı ile büyümenin yavaşlayacağına dair işaretler görüyor muyuz?

Cuma’dan beri kafamı bu soru meşgul ediyor. Bir doluya bir boşa koyuyorum. Senaryolarımı gözden geçiriyorum. Beni ikna edecek ipuçları arıyorum. Lafı fazla uzatmadan doğrudan sonuca gideyim. Ben göremiyorum.

Dikkatinizi çekerim. İç talep (ve büyüme) yavaşlamaz demiyorum. Milli gelir verilerinde bu yönde bir eğilim göremediğimi; tam tersine, ekonominin içsel dinamiklerinin büyümenin sürebileceğine işaret ettiklerini söylüyorum.

Peki, ne olacak? İç tüketimde (ve dış açıkta) hızlı artış böyle sonsuza kadar devam eder mi? Ne zaman biter? Kim nasıl bitirir? Konjonktürün kritik soruları bunlardır. Önümüzdeki günlerde bunları tartışmaya fırsatımız olacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR